النازعات

تفسير سورة النازعات

الترجمة التركية - شعبان بريتش

Türkçe

الترجمة التركية - شعبان بريتش

ترجمة معاني القرآن الكريم للغة التركية ترجمها شعبان بريتش. ملاحظة: ترجمات بعض الآيات (مشار إليها) تم تصويبها بمعرفة مركز رواد الترجمة، مع إتاحة الاطلاع على الترجمة الأصلية لغرض إبداء الرأي والتقييم والتطوير المستمر.

﴿بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالنَّازِعَاتِ غَرْقًا﴾

Yemin olsun şiddetle söküp alanlara…

﴿وَالنَّاشِطَاتِ نَشْطًا﴾

Kolayca çekip çıkaranlara…

﴿وَالسَّابِحَاتِ سَبْحًا﴾

(Gökyüzünde) Yüzdükçe yüzenlere…

﴿فَالسَّابِقَاتِ سَبْقًا﴾

Yarıştıkça yarışanlara…

﴿فَالْمُدَبِّرَاتِ أَمْرًا﴾

Ve işleri düzene sokanlara...

﴿يَوْمَ تَرْجُفُ الرَّاجِفَةُ﴾

O gün (birinci üflemeyle) sarsılacak olan sarsılır.

﴿تَتْبَعُهَا الرَّادِفَةُ﴾

Bir diğeri onu izler.

﴿قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌ﴾

O gün kalpler korkudan çarpar.

﴿أَبْصَارُهَا خَاشِعَةٌ﴾

Gözleri korku ile yere eğilmiştir.

﴿يَقُولُونَ أَإِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِي الْحَافِرَةِ﴾

Derler ki: "Biz eski halimize mi döndürüleceğiz?" derler.

﴿أَإِذَا كُنَّا عِظَامًا نَخِرَةً﴾

Çürüyüp ufalanmış kemikler haline geldiğimiz zaman mı?

﴿قَالُوا تِلْكَ إِذًا كَرَّةٌ خَاسِرَةٌ﴾

Öyleyse bu dönüş hüsrandır, derler.

﴿فَإِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ﴾

O, ancak tek bir çığlıktır.

﴿فَإِذَا هُمْ بِالسَّاهِرَةِ﴾

İşte o zaman onlar, hemen (kendilerini mahşerde) buluverirler.

﴿هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ مُوسَىٰ﴾

Musa’nın haberi sana geldi mi?

﴿إِذْ نَادَاهُ رَبُّهُ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًى﴾

Hani, Rabbi ona, mukaddes Tuva’da seslenmişti.

﴿اذْهَبْ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَىٰ﴾

Firavun’a git, çünkü o azdı.

﴿فَقُلْ هَلْ لَكَ إِلَىٰ أَنْ تَزَكَّىٰ﴾

Ve de ki: Arınmaya istekli misin?

﴿وَأَهْدِيَكَ إِلَىٰ رَبِّكَ فَتَخْشَىٰ﴾

Seni Rabbine ileteyim de O’na karşı derinden korkasın!

﴿فَأَرَاهُ الْآيَةَ الْكُبْرَىٰ﴾

Ona en büyük ayeti gösterdi.

﴿فَكَذَّبَ وَعَصَىٰ﴾

Fakat o yalanladı ve isyan etti.

﴿ثُمَّ أَدْبَرَ يَسْعَىٰ﴾

Sonra arkasını dönüp, koşmaya başladı.

﴿فَحَشَرَ فَنَادَىٰ﴾

Toplayıp şöyle seslendi:

﴿فَقَالَ أَنَا رَبُّكُمُ الْأَعْلَىٰ﴾

Sizin en yüce rabbiniz benim, dedi.

﴿فَأَخَذَهُ اللَّهُ نَكَالَ الْآخِرَةِ وَالْأُولَىٰ﴾

Allah da onu dünya ve ahiret azabıyla yakaladı.

﴿إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَعِبْرَةً لِمَنْ يَخْشَىٰ﴾

İşte bunda gerçekten korkan kimse için bir ibret vardır.

﴿أَأَنْتُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَمِ السَّمَاءُ ۚ بَنَاهَا﴾

(Ölümden sonra) Sizi mi (yeniden) yaratmak daha güçtür, yoksa göğü mü? Onu bina etti.

﴿رَفَعَ سَمْكَهَا فَسَوَّاهَا﴾

Onun tavanını yükseltti ve düzenledi.

﴿وَأَغْطَشَ لَيْلَهَا وَأَخْرَجَ ضُحَاهَا﴾

Gecesini karanlık yaptı, gündüzünü aydınlığa çıkardı.

﴿وَالْأَرْضَ بَعْدَ ذَٰلِكَ دَحَاهَا﴾

Ve yeri bundan sonra yaydı.

﴿أَخْرَجَ مِنْهَا مَاءَهَا وَمَرْعَاهَا﴾

Ondan suyunu ve otlağını çıkardı.

﴿وَالْجِبَالَ أَرْسَاهَا﴾

Dağları da yerleştirdi.

﴿مَتَاعًا لَكُمْ وَلِأَنْعَامِكُمْ﴾

Sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için…

﴿فَإِذَا جَاءَتِ الطَّامَّةُ الْكُبْرَىٰ﴾

En büyük kıyamet (ikinci üfleniş) geldiği zaman,

﴿يَوْمَ يَتَذَكَّرُ الْإِنْسَانُ مَا سَعَىٰ﴾

İnsanın yapıp ettiklerini hatırlayacağı gün,

﴿وَبُرِّزَتِ الْجَحِيمُ لِمَنْ يَرَىٰ﴾

Cehennem, görenler için apaçık bir şekilde gösterilir.

﴿فَأَمَّا مَنْ طَغَىٰ﴾

Kim azdıysa,

﴿وَآثَرَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا﴾

Dünya hayatını tercih ettiyse,

﴿فَإِنَّ الْجَحِيمَ هِيَ الْمَأْوَىٰ﴾

Cehennem onun varacağı barınaktır.

﴿وَأَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوَىٰ﴾

Ama, kim de Rabbinin makamından korkup, kendisini heveslerine uymaktan alıkoymuşsa,

﴿فَإِنَّ الْجَنَّةَ هِيَ الْمَأْوَىٰ﴾

Cennet de onun barınağıdır.

﴿يَسْأَلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ أَيَّانَ مُرْسَاهَا﴾

Sana kıyametin ne zaman gelip, çatacağını soruyorlar.

﴿فِيمَ أَنْتَ مِنْ ذِكْرَاهَا﴾

Sen onu nereden bileceksin.

﴿إِلَىٰ رَبِّكَ مُنْتَهَاهَا﴾

Rabbine aittir, onun sonucu..

﴿إِنَّمَا أَنْتَ مُنْذِرُ مَنْ يَخْشَاهَا﴾

Sen ancak ondan korkan kimseye bir uyarıcısın.

﴿كَأَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُوا إِلَّا عَشِيَّةً أَوْ ضُحَاهَا﴾

Onu gördükleri gün, onlar sanki, sadece bir akşam veya bir kuşluk vakti süresince (dünyada) kalmış olurlar.

الترجمات والتفاسير لهذه السورة: