التكوير

تفسير سورة التكوير

الترجمة التركية - شعبان بريتش

Türkçe

الترجمة التركية - شعبان بريتش

ترجمة معاني القرآن الكريم للغة التركية ترجمها شعبان بريتش. ملاحظة: ترجمات بعض الآيات (مشار إليها) تم تصويبها بمعرفة مركز رواد الترجمة، مع إتاحة الاطلاع على الترجمة الأصلية لغرض إبداء الرأي والتقييم والتطوير المستمر.

﴿بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ إِذَا الشَّمْسُ كُوِّرَتْ﴾

Güneş dürüldüğü zaman.

﴿وَإِذَا النُّجُومُ انْكَدَرَتْ﴾

Yıldızlar, saçılıp dağıldığı zaman.

﴿وَإِذَا الْجِبَالُ سُيِّرَتْ﴾

Dağlar yürütüldüğü zaman.

﴿وَإِذَا الْعِشَارُ عُطِّلَتْ﴾

Gebe develer başıboş bırakıldığı zaman.

﴿وَإِذَا الْوُحُوشُ حُشِرَتْ﴾

Vahşi hayvanlar toplandığı zaman.

﴿وَإِذَا الْبِحَارُ سُجِّرَتْ﴾

Denizler kaynatıldığı zaman.

﴿وَإِذَا النُّفُوسُ زُوِّجَتْ﴾

Nefisler/kişiler (benzerleriyle) birleştirildiği zaman.

﴿وَإِذَا الْمَوْءُودَةُ سُئِلَتْ﴾

Diri diri gömülen kız çocuğuna sorulduğu zaman.

﴿بِأَيِّ ذَنْبٍ قُتِلَتْ﴾

Hangi suçtan öldürüldüğü…

﴿وَإِذَا الصُّحُفُ نُشِرَتْ﴾

Sahifeler (amel defterleri) açıldığı zaman.

﴿وَإِذَا السَّمَاءُ كُشِطَتْ﴾

Gök, sıyrılıp, ayrıldığı zaman.

﴿وَإِذَا الْجَحِيمُ سُعِّرَتْ﴾

Cehennem alevlendirildiği zaman.

﴿وَإِذَا الْجَنَّةُ أُزْلِفَتْ﴾

Cennet yaklaştırıldığı zaman.

﴿عَلِمَتْ نَفْسٌ مَا أَحْضَرَتْ﴾

Herkes ne hazırladığını bilecektir.

﴿فَلَا أُقْسِمُ بِالْخُنَّسِ﴾

Hayır! Yemin ederim gizlenen (yıldızlara).

﴿الْجَوَارِ الْكُنَّسِ﴾

O akıp akıp yörüngesinde gidenlere.

﴿وَاللَّيْلِ إِذَا عَسْعَسَ﴾

Karardığında geceye.

﴿وَالصُّبْحِ إِذَا تَنَفَّسَ﴾

Aydınlanmaya başladığında sabaha.

﴿إِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ﴾

Şüphesiz o, şerefli bir elçinin sözüdür.

﴿ذِي قُوَّةٍ عِنْدَ ذِي الْعَرْشِ مَكِينٍ﴾

Güçlü, Arş'ın sahibi yanında itibarlı.

﴿مُطَاعٍ ثَمَّ أَمِينٍ﴾

Sözü dinlenir, sonra güvenilir de.

﴿وَمَا صَاحِبُكُمْ بِمَجْنُونٍ﴾

Arkadaşınız mecnun değildir.

﴿وَلَقَدْ رَآهُ بِالْأُفُقِ الْمُبِينِ﴾

Onu (Cebrail’i) apaçık ufukta görmüştür.

﴿وَمَا هُوَ عَلَى الْغَيْبِ بِضَنِينٍ﴾

O, gayb hakkında cimri değildir.

﴿وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَيْطَانٍ رَجِيمٍ﴾

O, kovulmuş şeytanın sözü de değildir.

﴿فَأَيْنَ تَذْهَبُونَ﴾

Öyleyse nereye gidiyorsunuz?

﴿إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ لِلْعَالَمِينَ﴾

O, ancak alemler için bir öğüttür.

﴿لِمَنْ شَاءَ مِنْكُمْ أَنْ يَسْتَقِيمَ﴾

Sizden doğru yolu isteyenler için.

﴿وَمَا تَشَاءُونَ إِلَّا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ﴾

Alemlerin Rabbi Allah dilemedikçe siz de dileyemezsiniz.

الترجمات والتفاسير لهذه السورة: