الإنشقاق

تفسير سورة الإنشقاق

الترجمة التركية - مركز رواد الترجمة

Türkçe

الترجمة التركية - مركز رواد الترجمة

ترجمة معاني القرآن الكريم للغة التركية ترجمها فريق مركز رواد الترجمة بالتعاون مع موقع دار الأسلام www.islamhouse.com.

﴿بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ إِذَا السَّمَاءُ انْشَقَّتْ﴾

Gök yarıldığı zaman.

﴿وَأَذِنَتْ لِرَبِّهَا وَحُقَّتْ﴾

Ve Rabbini dinleyip kendisine yaraşır şekilde boyun eğdiği zaman.

﴿وَإِذَا الْأَرْضُ مُدَّتْ﴾

Yer uzatılıp düzlendiği zaman.

﴿وَأَلْقَتْ مَا فِيهَا وَتَخَلَّتْ﴾

İçinde ne varsa dışarıya bırakıp bütünüyle boşaldığı zaman.

﴿وَأَذِنَتْ لِرَبِّهَا وَحُقَّتْ﴾

Ve Rabbini dinleyip kendisine yaraşır şekilde boyun eğdiği zaman.

﴿يَا أَيُّهَا الْإِنْسَانُ إِنَّكَ كَادِحٌ إِلَىٰ رَبِّكَ كَدْحًا فَمُلَاقِيهِ﴾

Ey insan gerçekten sen Rabbine doğru durmadan çalışıp çabalayacaksın, sonunda ona kavuşacaksın.

﴿فَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِيَمِينِهِ﴾

Kitabı sağ eline verilecek kimseye gelince.

﴿فَسَوْفَ يُحَاسَبُ حِسَابًا يَسِيرًا﴾

O kolay bir hesap ile hesaba çekilecek.

﴿وَيَنْقَلِبُ إِلَىٰ أَهْلِهِ مَسْرُورًا﴾

Ve o ailesine sevinçli dönecektir.

﴿وَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ وَرَاءَ ظَهْرِهِ﴾

Kitabı arkasından verilecek kimseye gelince.

﴿فَسَوْفَ يَدْعُو ثُبُورًا﴾

Artık o da yok olmayı dileyecektir.

﴿وَيَصْلَىٰ سَعِيرًا﴾

Ve alevli ateşi boylayacaktır.

﴿إِنَّهُ كَانَ فِي أَهْلِهِ مَسْرُورًا﴾

Çünkü o, (dünyada iken) ailesi içinde sevinçli idi.

﴿إِنَّهُ ظَنَّ أَنْ لَنْ يَحُورَ﴾

Çünkü o, hiçbir zaman (Rabbine) dönmeyeceğini sanırdı.

﴿بَلَىٰ إِنَّ رَبَّهُ كَانَ بِهِ بَصِيرًا﴾

Hayır. Muhakkak ki, Rabbi onu görüyordu.

﴿فَلَا أُقْسِمُ بِالشَّفَقِ﴾

Yemin olsun şafak vaktine.

﴿وَاللَّيْلِ وَمَا وَسَقَ﴾

Geceye ve içinde topladıklarına.

﴿وَالْقَمَرِ إِذَا اتَّسَقَ﴾

Dolunay haline geldiği zaman aya.

﴿لَتَرْكَبُنَّ طَبَقًا عَنْ طَبَقٍ﴾

Muhakkak ki siz bir halden başka bir hale geçeceksiniz.

﴿فَمَا لَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ﴾

O halde onlara ne oluyor da iman etmiyorlar?

﴿وَإِذَا قُرِئَ عَلَيْهِمُ الْقُرْآنُ لَا يَسْجُدُونَ ۩﴾

Onlara Kur’an okunduğu zaman secde etmiyorlar.

﴿بَلِ الَّذِينَ كَفَرُوا يُكَذِّبُونَ﴾

Aksine, kâfirler(Kur’an’ı) yalanlıyorlar.

﴿وَاللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا يُوعُونَ﴾

Hâlbuki Allah, içlerinde ne sakladıklarını çok iyi bilir.

﴿فَبَشِّرْهُمْ بِعَذَابٍ أَلِيمٍ﴾

Öyleyse sen onlara elem dolu bir azabı müjdele!

﴿إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ أَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ﴾

Ancak iman edip de salih ameller işleyenler başka. Onlar için bitmez tükenmez bir mükâfat vardır.

الترجمات والتفاسير لهذه السورة: