البحث

عبارات مقترحة:

المحسن

كلمة (المحسن) في اللغة اسم فاعل من الإحسان، وهو إما بمعنى إحسان...

القاهر

كلمة (القاهر) في اللغة اسم فاعل من القهر، ومعناه الإجبار،...

الصمد

كلمة (الصمد) في اللغة صفة من الفعل (صَمَدَ يصمُدُ) والمصدر منها:...

سورة التوبة - الآية 60 : الترجمة التركية للمختصر في تفسير القرآن الكريم

تفسير الآية

﴿۞ إِنَّمَا الصَّدَقَاتُ لِلْفُقَرَاءِ وَالْمَسَاكِينِ وَالْعَامِلِينَ عَلَيْهَا وَالْمُؤَلَّفَةِ قُلُوبُهُمْ وَفِي الرِّقَابِ وَالْغَارِمِينَ وَفِي سَبِيلِ اللَّهِ وَابْنِ السَّبِيلِ ۖ فَرِيضَةً مِنَ اللَّهِ ۗ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ﴾

التفسير

Farz olan zekâtlar; ancak görev yahut meslekleri sebebiyle mal sahibi olan fakat kendilerine yetmeyen ve bu durumları hususunda da kendilerine dikkat edilmeyen fakirler, hiçbir şeye sahip olmayan ve durumları yahut sözleri sebebiyle halleri diğer insanlara gizli olmayan miskinler, devlet idarecisinin zekât mallarını toplaması için görevlendirdiği kimseler, Müslüman olmaları için kendilerine zekât malından verilen kâfirler yahut imanlarının kuvvetlenmesi için imanı zayıf olan kimseler veya kötülüklerinin savuşturulması için verilen kimseler içindir. Özgürlüklerini kazanmaları için kölelere, israf ve masiyet olmaksızın borçlarını ödeyecek bir şey bulamayan kimselere, Allah yolunda cihad eden mücahitlerin hazırlanması ve nafakası biten ve bundan dolayı yolda kalmış kimselere verilir. Zekât mallarının sadece bu kimseler ile sınırlı olması Allah Teâlâ'dan bir farzdır. Yüce Allah, kullarının yararına olan şeyleri hakkıyla bilen, idare etmesinde ve dininde hikmetli olandır.

المصدر

الترجمة التركية للمختصر في تفسير القرآن الكريم