البحث

عبارات مقترحة:

الخبير

كلمةُ (الخبير) في اللغةِ صفة مشبَّهة، مشتقة من الفعل (خبَرَ)،...

المعطي

كلمة (المعطي) في اللغة اسم فاعل من الإعطاء، الذي ينوّل غيره...

السبوح

كلمة (سُبُّوح) في اللغة صيغة مبالغة على وزن (فُعُّول) من التسبيح،...

Selâm Âdâbı

التركية - Türkçe

المؤلف Muhammed b. İbrahim et-Tuveycrî ، Muhammed Şahin
القسم مقالات
النوع نصي
اللغة التركية - Türkçe
المفردات الآداب - إفشاء السلام
İslâm, kâmil dîndir. İnsanın bütün hayatını düzenlemiş, ona faydalı olan şeyleri emretmiş, zararlı olan şeyleri de yasaklamıştır.Yemesinden, içmesinden ve uykusundan önce ile uykusundan uyandıktan sonra, mukimlik, yolculuk ve diğer hallerinde, hem kendisi, hem de başkasıyla ilgili birtakım âdâbı meşrû kılmıştır.

التفاصيل

Hamd, yalnızca Allah'adır. Salât ve selâm da Peygamberimiz Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'edir. Âdâb kelimesi, edeb kelimesinin çoğulur. Edebin anlamı: Sözlerin, fiillerin ve ahlâkın güzelliklerinden övülen şeylerin kullanılmasıdır. İslâm, noksansız, kâmil bir dîndir. İnsan hayatını her yönüyle düzenlemiş, ona faydalı şeyleri emretmiş, zararlı şeyleri yasaklamış, yeme ve içmesinden önce, uykusundan önce ve uykusundan uyandıktan sonra, mukimlik halinde ve yolculuğu sırasında ve diğer hallerde, hem kendisi, hem de başkasıyla ilgili birtakım âdâbı farz kılmıştır. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: ﮋ ﮠ  ﮡ  ﮢ  ﮣ  ﮤ   ﮥ    ﮦ  ﮧﮨ  ﮩ  ﮪﮫ  ﮬ     ﮭ  ﮮ  ﮯ  ﮰ   ﮊ [ سورة الحشر من الآية: ٧ ] "Rasûl (Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-) size neyi verdiyse onu alın, size neyi de yasakladıysa ondan vazgeçin. (Emirlerini yerine getirmek ve yasakladıklarından da sakınmak sûretiyle) Allah'tan korkun. Şüphe yok ki (emir ve yasaklarına aykırı hareket edenler için) Allah'ın azabı çetindir." [1] Kur'an ve sahih sünnette gelen bu âdâbdan bazıları şunlardır: 1. SELÂM ÂDÂBI SELÂMIN FAZÎLETİ: 1. Abdullah b. Amr'dan -Allah ondan ve babasından râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir: { أَنَّ رَجُلاً سَأَلَ النَّبِيَّ - صلى الله عليه وسلم - أَيُّ الْإِسْلاَمِ خَيْرٌ ؟ قَالَ: تُطْعِمُ الطَّعَامَ، وَتَقْرَأُ السَّلاَمَ عَلَى مَنْ عَرَفْتَ، وَمَنْ لَمْ تَعْرِفْ } [ متفق عليه ] "Bir adam, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'e: İslâm'ın hangi hasletleri ve amelleri daha hayırlıdır (başkası için çok faydalıdır)? diye sordu. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-: Yemek yedirmen ve tanıdığın ve tanımadığın herkese selâm vermendir, buyurdu." [2] 2. Ebu Hureyre'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyrumuştur: { لاَ تَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّى تُؤْمِنُوا، وَلاَ تُؤْمِنُوا حَتَّى تَحَابُّوا، أَوَلاَ أَدُلُّكُمْ عَلَى شَيْءٍ إِذَا فَعَلْتُمُوهُ تَحَابَبْتُمْ:أَفْشُوا السَّلاَمَ بَيْنَكُمْ } [ رواه مسلم ] "Nefsim elinde olan Allah'a yemîn olsun ki,îmân etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de (tam anlamıyla) îmân etmiş olamazsınız. Size, yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şeyi göstereyim mi: Selâmı aranızda yayınız." [3] 3. Abdullah b. Selâm'dan -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir: "Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'i şöyle derken işittim: { أَيُّهَا النَّاسُ! أَفْشُوا السَّلاَمَ، وَأَطْعِمُوا الطَّعَامَ، وَصَلُّوا وَالنَّاسُ نِيَامٌ، تَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ بِسَلاَمٍ } [ رواه الترمذي وابن ماجه ] "Ey insanlar! (Tanıdığınız ve tanımadığınız herkese vererek) selâmı yayın, (yoksul ve yetimlere) yemek yedirin ve (geceleyin) insanlar uyurlarken namaz kılın ki cennete selâmetle giresiniz." [4] SELÂM NASIL VERİLİR? 1. Allah Teâlâ selâm hakkında şöyle buyurmuştur:  ﮋ ﯿ  ﰀ  ﰁ         ﰂ   ﰃ  ﰄ  ﰅ   ﰆﰇ  ﰈ      ﰉ  ﰊ         ﰋ  ﰌ        ﰍ  ﰎ  ﰏ   ﮊ [ سورة النساء: ٨٦ ] "Size (müslüman birisi tarafından) selâm verildiği zaman,siz de onu ondan (onun selâmdan) daha güzeli ile selâmlayın (karşılık verin) veya ona, verilen selâm gibi selâmla karşılık verin. Şüphesiz ki Allah, her şeyin karşılığını verendir." [5] 2. İmrân b. Husayn'dan -Allah ondan ve babasından râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir: {جَاءَ رَجُلٌ إِلَى النَّبِيِّ - صلى الله عليه وسلم - فَقَالَ:السَّلاَمُ عَلَيْكُمْ، فَرَدَّ عَلَيْهِ السَّلاَمَ، ثُمَّ جَلَسَ. فَقَالَ النَّبِيُّ - صلى الله عليه وسلم -: عَشْرٌ. ثُمَّ جَاءَ آخَرُ فَقَالَ: السَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللَّهِ، فَرَدَّ عَلَيْهِ فَجَلَسَ. فَقَالَ: عِشْرُونَ. ثُمَّ جَاءَ آخَرُ فَقَالَ: السَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللَّهِ وَبَرَكَاتُهُ، فَرَدَّ عَلَيْهِ فَجَلَسَ. فَقَالَ: ثَلاَثُونَ } [ رواه أبو داود والترمذي ] "Bir adam Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'e gelerek: Esselâmu aleykum, dedi. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- adamın selâmını aldı (aleykum selâm diyerek karşılık verdi).Sonra adam oturdu.Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-: Ona on sevap verildi (veya ona on sevap yazıldı) buyurdu. Sonra başka birisi gelerek: Esselâmu aleykum ve rahmetullah,dedi. Peygamber     -sallallahu aleyhi ve sellem- adamın selâmını aldı (aleykum selâm ve rahmetullah diyerek karşılık verdi).Sonra adam oturdu.Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-: Ona yirmi sevap verildi (veya ona yirmi sevap yazıldı) buyurdu. Sonra başka birisi gelerek:Esselâmu aleykum ve rahmetullahi ve berakatuhu, dedi. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- adamın selâmını aldı (aleykum selâm ve rahmetullahi ve berakatuhu diyerek karşılık verdi). Sonra adam oturdu. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-: Ona otuz sevap verildi (veya ona otuz sevap yazıldı) buyurdu. " [6] SELÂMI ÖNCE VERENİN FAZÎLETİ: 1. Ebu Eyyûb el-Ensârî'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: { لاَ يَحِلُّ لِمُسْلِمٍ أَنْ يَهْجُرَ أَخَاهُ فَوْقَ ثَلاَثِ لَيَالٍ، يَلْتَقِيَانِ فَيُعْرِضُ هَذَا وَيُعْرِضُ هَذَا وَخَيْرُهُمَا الَّذِي يَبْدَأُ بِالسَّلاَمِ} [ متفق عليه ] "Müslümanın, diğer bir müslüman kardeşini üç günden fazla terketmesi (onunla dargın durması), helâl olmaz. Birbirleriyle karşılaştıklarında o yüz çevirir, bu da yüz çevirir.O ikisinden en fazîletlisi, selâmı ilk önce verendir. " [7] 2. Ebu Ümâme'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: { إِنَّ أَوْلَى النَّاسِ بِاللَّهِ مَنْ بَدَأَهُمْ بِالسَّلاَمِ } [ رواه أبو داود والترمذي ] "Şüphesiz ki insanlar içerisinde Allah'ın rahmetine en yakın (en lâyık) olan kimse, onlara ilk önce selâm verendir. " [8] SELÂMA HAK SAHİBİ OLANLAR KİMLERDİR? 1. Ebu Hureyre'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: { يُسَلِّمُ الصَّغِيرُ عَلَى الْكَبِيرِ،وَالْمَارُّ عَلَى الْقَاعِدِ،وَالْقَلِيلُ  عَلَى الْكَثِيرِ} [ متفق عليه ]  "Yaşça küçük olan, yaşça büyük olana, yürüyen oturana ve az olan topluluk da çok olan topluluğa selâm versin.[9]" [10] 2. Ebu Hureyre'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: { يُسَلِّمُ الرَّاكِبُ عَلَى الْمَاشِي، وَالْمَاشِي عَلَى الْقَاعِدِ، وَالْقَلِيلُ عَلَى الْكَثِيرِ } [ متفق عليه ] "Bineğe binen yürüyene, yürüyen oturana ve az olan topluluk, çok olan topluluğa selâm versin. [11]" [12] KADINLARA VE ÇOCUKLARA SELÂM VERMEK: 1. Yezîd'in kızı Esmâ'dan -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir: { مَرَّ عَلَيْنَا النَّبِيُّ - صلى الله عليه وسلم - فِي نِسْوَةٍ فَسَلَّمَ عَلَيْنَا } [ رواه أبو داود وابن ماجه ] "Kadınlar topluluğu olduğumuz bir sırada Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bize uğradı ve bize selâm verdi." [13] 2. { عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ س أَنَّهُ مَرَّ عَلَى صِبْيَانٍ فَسَلَّمَ عَلَيْهِمْ، وَقَالَ: كَانَ النَّبِيُّ - صلى الله عليه وسلم - يَفْعَلُهُ } [ متفق عليه ] "Enes b. Mâlik'ten -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o çocuklara uğrayıp selâm vermiş ve şöyle demiştir: Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- böyle yapardı." [14] FİTNEDEN EMÎN OLUNDUĞU TAKDİRDE KADINLARIN ERKEKLERE SELÂM VERMESİ: Ebu Tâlib'in kızı Ümmü Hâni'den[15] -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir: { ذَهَبْتُ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ - صلى الله عليه وسلم - عَامَ الْفَتْحِ فَوَجَدْتُهُ يَغْتَسِلُ وَفَاطِمَةُ ابْنَتُهُ تَسْتُرُهُ، قَالَتْ: فَسَلَّمْتُ عَلَيْهِ فَقَالَ: مَنْ هَذِهِ؟ فَقُلْتُ: أَنَا أُمُّ هَانِئٍ بِنْتُ أَبِي طَالِبٍ. فَقَالَ: مَرْحَبًا بِأُمِّ هَانِئٍ } [ متفق عليه ] "Mekke'nin fethi yılında Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e gittiğimde onu yıkanırken, kızı Fâtıma'nın kendisini örterken buldum. (Ümmü Hâni) dedi ki: Ona selâm verdim. Kim o kadın, dedi. Bunun üzerine: Ben, Ebu Tâlib'in kızı Ümmü Hâni'yim, dedim. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: Hoşgeldin Ümmü Hâni! buyurdu."  [16] EVE GİRERKEN SELÂM VERMEK: Allah Teâlâ buyuruyor ki: ﮋ ﯝ  ﯞ   ﯟ  ﯠ  ﯡ  ﯢ   ﯣ  ﯤ  ﯥ  ﯦ Bilimsel kategoriler: Adap Adap Selam Verme Adabı Bu materyal .... diline çevrilmiştir. (1) Bu materyalin konusu .... diline çevrilmiştir. (8) Taylandça ไทย Türkçe Arapça - عربي Bengalce - বাংলা Taylandça - ไทย Malayalam - മലയാളം Boşnakça - Bosanski Özbekçe - Ўзбек тили İngilizce - English Site Yetkilisine Mesaj Yaz Arkadaşına Gönder Site Yetkilisine Mesaj Yaz