المقيت
كلمة (المُقيت) في اللغة اسم فاعل من الفعل (أقاتَ) ومضارعه...
Âişe -radıyallahu anhâ-'dan rivayet edildiğine göre Haris b. Hişâm -radıyallahu anh- Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e sorarak dedi: Ya Rasûlallah! Sana vahiy nasıl gelir.Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu: Bazı kere bana çıngırak sesi gibi gelir. Bu, bana en şiddetli –ağır- gelenidir. Dediğini bellediğim halde iken benden ayrılır. Bazı kere de melek bana insan suretinde şekillenir ve benimle konuşur. Dediğini bellerim.''Âişe -radıyallahu anhâ- dedi ki: Muhakkak O’nun üzerine vahyin indiğini şiddetli soğuk günde görmüştüm, vahiy ondan ayrılınca mübarek şakakları ter akıtıyordu.
Hâris b. Hişâm -radıyallahu anh- Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e sorarak dedi: Ya Rasûlallah! Sana vahiy nasıl gelir.Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ona bazen melek vahiy ile gelir -o da Cibrî'dir- kuvvetinden dolayı meleğin sesi çıngırak sesine benzediğini haber verdi.O da Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- üzerine en şiddetli ve zor olanıdır.Onu zorluk ve sıkıntı kapsar sonra da giderdi.Meleğin dediğini anladı ve ezberledi.Dünya işlerinden uzak tutması için vahiy bu kuvvetli ses ile gelirdi.Bütün duyularını kuvvetli ses için boşaltırdı.Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- vahyi anlıyordu çünkü kulağında ve ne de kalbinde meleğin sesinden başka bir şey için yer kalmıyordu.Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- ona Cibrîl'in adam suretinde Dihye ve diğerleri şeklinde geldiğini haber verdi.Onunla vahiy ile konuşur ve ona söylediğini anlar ve ezberlerdi.Âişe -radıyallahu anhâ- Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem-'e çok aşırı soğukta vahiy indiği gün vahiy ondan ayrılınca karşılaştığı sıkıntı ve zorluk sebebiyle mübarek alnı ter akıtıyordu.