البحث

عبارات مقترحة:

الشاكر

كلمة (شاكر) في اللغة اسم فاعل من الشُّكر، وهو الثناء، ويأتي...

المتين

كلمة (المتين) في اللغة صفة مشبهة باسم الفاعل على وزن (فعيل) وهو...

الحي

كلمة (الحَيِّ) في اللغة صفةٌ مشبَّهة للموصوف بالحياة، وهي ضد...

Kur’an ve Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi vesellem)

التركية - Türkçe

المؤلف
القسم مقالات
النوع نصي
اللغة التركية - Türkçe
المفردات محمد صلى الله عليه وسلم
Kur'an'ı indiren Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Rabbinizden size indirilene uyun. O'nu bırakıp başka dostlara uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!"[1] "Siz, hiç ummadığınız bir sırada, başınıza ansızın inecek olan azap gelmeden önce, Rabbinizden size indirilenin en güzeline uyun ki, kişi (kıyamet günü): 'Allah'a karşı işlediğim kusurlardan dolayı vay halime! Ben gerçekten de (gerçeği) alay konusu yapanlar arasındaydım.' Ya da: 'Allah beni doğru yola iletseydi, O'na karşı gelmekten sakınanlardan olurdum!'. Yahut azabı gördüğünde: 'Keşke bir kez daha (dünyaya dönme imkanım) olsaydı da iyilik yapanlardan olsaydım!' demesin! (O zaman Allah, onlara: 'Hayır, (böyle bir şey olamaz); çünkü âyetlerim sana gelmişti. Sen ise onları yalanlamış, büyüklük taslayarak inkarcılardan olmuştun."[2] "O halde sen, sözü dinleyip de onun en güzeline uyan kullarımı müjdele. İşte onlar, Allah'ın doğru yola ulaştırdıkları ve gerçekten de akıl sahibi olan kimselerdir."[3]  "Allah sözün en güzelini; âyetleri (güzellikte) birbirine benzeyen ve (hükümleri, öğütleri, kıssaları) tekrarlanan bir kitap olarak indirmiştir. Rablerinden korkanların ondan tüyleri ürperir. Sonunda tenleri ve gönülleri Allah'ı hatırlamaları nedeniyle yumuşar. İşte bu, Allah'ın, kendisiyle dilediğini doğru yola ulaştırdığı, doğru yol rehberidir. Allah kimi doğru yoldan saptıracak olursa, (şunu çok iyi bilsin ki), onu doğru yola ulaştıracak başka hiç kimse yoktur."[4]  "Andolsun ki, Biz, düşünülüp öğüt alınması için Kur'an'ı çok kolaylaştırdık. Var mı/yok mu öğüt alan?"[5] "Biz, öğüt almaları için onu (Kur'an'ı) senin dilinde indirerek kolayca anlaşılmasını sağladık."[6]  "Biz onu, Allah'a karşı gelmekten sakınmaları için pürüzsüz Arapça bir Kur'an olarak indirdik."[7] İnsanlar, Hz. Peygamber'in rehberliğine uymakla sorumlu tutulmuşlardır; zira Allah'ın indirdiklerini açıklamakla görevli olan odur. Bu hususa ilişkin olarak Allah Teâlâ birçok âyetinde şöyle buyurmaktadır: "Biz, insanlara, kendilerine indirileni açık­laman ve onların da (üzerinde) düşünmeleri için sana Zikri (Kur'an'ı) indirdik."[8] "Biz sana, kitabı, sadece, görüş ayrılığına düştükleri konuları onlara açıklaman, iman eden bir topluma doğru yolu göstermen ve rahmet olman için indirdik."[9]  "Biz, (kıyamet) günü, her topluma/topluluğa, kendi içlerinden kendilerine karşı tanıklık yapması için bir tanık getireceğiz. Seni de (vahyimi bildirdiğin) bu kimselere tanık olarak getireceğiz. Biz, sana bu kitabı, her şeyi açıklaması, kendilerini Allah'a teslim edenler için bir yol gösterici, bir rahmet ve bir müjde olması için indirdik."[10]  "(Bu Kur'an'a gelince), o, (asla insan tarafından) uydurulmuş olan bir söz değildir; fakat o, kendinden önceki (ilahî kitapları) onaylayan, her şeyi açıklayan, inananlar için bir yol gösterici ve bir rahmettir."[11]  "Elif, Lâm, Ra. Bu, Bizim, insanları Rablerinin izniyle, karanlıklardan aydınlığa, mutlak güç sahibi ve övgüye layık olan Allah'ın yoluna ulaştırman için sana indirdiğimiz bir kitaptır."[12]  "O, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna (Muhammed'e) apaçık âyetler indirendir. Şüphesiz Allah, size karşı çok esirgeyici, çok merhametlidir."[13]  "İnsanlar arasında, Allah'ın sana gösterdiği gibi hükmetmen için, sana gerçeği ortaya koyan kitabı indirdik."[14]  "De ki: 'Ben, ancak Rabbimden bana vahyolunana uyarım. Bu (Kur'an âyetleri), inanacak olanlar için, (kalplerinize) Rabbinizden basiretlerdir, bir yol göstericidir ve bir rahmettir."[15]  "Bu (Kur'an), insanların kalp gözlerini açan (bir nur), kesin olarak inanan bir toplum için de bir yol gösterici ve bir rahmettir."[16]  "Andolsun ki, Allah'ın Resûlü'nde sizin için, güzel bir örnek vardır."[17] "O gün zâlim, (çaresizlik içinde) ellerini ısıracak ve: 'Keşke ben de peygamber ile aynı yolu tutsaydım!' Keşke falanı dost edinmeseydim! Andolsun ki, o, uyarıcı bana geldikten sonra beni ondan uzaklaştırdı.' diyecektir. Zaten şeytan, insanı (böylece) yüzüstü bırakıverir! (O gün) Peygamber de: 'Ey Rabbim! Kavmim, bu Kur'an'ı terk etti.' diyecektir."[18]  "(Ey inananlar!) Peygamber'in çağırmasını, birbirinizi çağırmanız gibi değerlendirmeyin! Şüphesiz, Allah, hissettirmeden aranızdan sıvışıp gidenleri çok iyi bilmektedir. Bu yüzden O'nun emrine karşı gelenler, başlarına bir bela gelmesinden veya çok acı veren bir azaba uğramaktan sakınsınlar!"[19]  "Her ümmetten bir tanık getirdiğimiz ve seni de onlara karşı tanık gösterdiğimiz zaman, durumları ne olacaktır? O gün inkar etmiş ve Peygamber'e isyan etmiş olanlar, yerin dibine girmeyi isteyeceklerdir; ama Allah'tan hiçbir sözü gizleyemeyeceklerdir."[20]  "Peygamber size her ne verirse onu alın; sizi her neden engellemek isterse ondan da vazgeçin. Allah'a karşı gelmekten sakının; çünkü  Allah, cezalandırması çok şiddetli olandır."[21]  "O halde ona iman edenler, saygı gösterenler, yardım edenler ve ona indirilen nura (Kur'an'a) uyanlar, kurtuluşa erecek olanlardır."[22]  "İşte Biz sana, emrimizle bir ruh (kalpleri dirilten bir kitap) vahyettik. Oysa sen, kitabın ve imanın ne olduğunu bilmezdin. Ancak Biz, onu, kullarımızdan dilediğimizi, kendisi ile doğru yola ulaştırdığımız bir nur yaptık. Şüphesiz sen, doğru yola, göklerde ve yerde bulunanların sahibi olan Allah'ın yoluna ulaştırmaktasın. Bilin ki, bütün işler, sonunda Allah'a dönecektir."[23] "Bu, Rabbinin dosdoğru olan yoludur. Şüphesiz Biz, öğüt alan bir toplum için, âyetleri ayrıntılı bir biçimde açıkladık."[24]  "(Bilin ki), bu, benim dosdoğru yolumdur. O halde onu izleyin. Sizi onun yolundan ayıracak olan yolları izlemeyin! İşte bunlar, Allah'ın, kendisine karşı gelmekten sakınmanız için, size emrettiği buyruklardır."[25] Görüldüğü gibi, bu âyetler, Peygamber'in, Allah'ın emirlerini açıklayan ve O'ndan bize haber getiren tebliğci olduğunu, dolayısıyla Rabbinin neyi kastettiğini bilen kimse olduğunu bildirerek Hz. Peygamber'in rehberliğine uymaya çağırmış, ona uyan kimsenin de dininde basiret üzere hareket etmiş olacağını belirtmiştir. Nitekim Yüce Allah: "De ki: 'Bu, benim yolumdur; ben ve bana uyanlar, insanları açık bir delil üzere olan Allah'ın (dinine) çağırıyoruz. Allah'ı her türlü eksiklikten tenzih ederim. Ben Allah'a ortak koşanlardan da değilim!'"[26]buyurmaktadır. Allah'ın, onun yoluna uymamızı tavsiye etmesi ve onun yolundan başka yollara uymaktan bizi sakındırması bize yeter. Başka yollara uyduğumuz takdirde, âyetlerin sonunda görüldüğü gibi, onun yolundan saparız. İşte Allah Resûlü'nün yolu; insanın onsuz dinin hakikatine vakıf olması mümkün olmayan sünneti ve hareket tarzıdır. Bu da çok kolaydır. İttifak bununla mümkün olurken tefrika da yine bununla son bulur. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: "Dinleri konusunda ayrılığa düşenlere ve böylece gruplara ayrılanlara gelince; sen onların bu tutumlarından dolayı hiçbir şekilde sorumlu tutulacak değilsin. Onlar hakkında karar vermek Allah'a aittir. Gerçekten de O, onların yapmış olduklarını (hesap günü) kendilerine haber verecektir."[27]   [1]   el-A'râf 7/3. [2] ez-Zümer 39/55-59. [3] ez-Zümer 39/17-18. [4] ez-Zümer 39/23. [5]  el-Kamer 54/17. [Aynı âyet 22, 32 ve 40. âyetlerde de tekrarlanmıştır. Z. D]. [6] ed-Duhân 44/58. [7] ez-Zümer 39/28. [8] en-Nahl 16/44. [9] en-Nahl 16/64. [10]   en-Nahl 16/89. [11]   Yûsuf 12/111. [12]   İbrahim 14/1. [13]   el-Hadîd 57/9. [14]   en-Nisa 4/105. [15]   el-A'râf 7/203. [16]   el-Câsiye 45/20. [17]   el-Ahzâb 33/21. [18]   el-Furkân 25/27-30. [19]   en-Nûr 24/63. [20] en-Nisâ 4/41-42. [21]   el-Haşr 59/7. [22] el-A'râf 7/157. [23] eş-Şûra 42/52-53. [24] el-En'âm 6/126. [25] el-En'âm 6/153. [26] Yûsuf 12/108. [27] el-En'âm 6/159.

التفاصيل

Kur'an'ı indiren Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Rabbinizden size indirilene uyun. O'nu bırakıp başka dostlara uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!"[1] "Siz, hiç ummadığınız bir sırada, başınıza ansızın inecek olan azap gelmeden önce, Rabbinizden size indirilenin en güzeline uyun ki, kişi (kıyamet günü): 'Allah'a karşı işlediğim kusurlardan dolayı vay halime! Ben gerçekten de (gerçeği) alay konusu yapanlar arasındaydım.' Ya da: 'Allah beni doğru yola iletseydi, O'na karşı gelmekten sakınanlardan olurdum!'. Yahut azabı gördüğünde: 'Keşke bir kez daha (dünyaya dönme imkanım) olsaydı da iyilik yapanlardan olsaydım!' demesin! (O zaman Allah, onlara: 'Hayır, (böyle bir şey olamaz); çünkü âyetlerim sana gelmişti. Sen ise onları yalanlamış, büyüklük taslayarak inkarcılardan olmuştun."[2] "O halde sen, sözü dinleyip de onun en güzeline uyan kullarımı müjdele. İşte onlar, Allah'ın doğru yola ulaştırdıkları ve gerçekten de akıl sahibi olan kimselerdir."[3]  "Allah sözün en güzelini; âyetleri (güzellikte) birbirine benzeyen ve (hükümleri, öğütleri, kıssaları) tekrarlanan bir kitap olarak indirmiştir. Rablerinden korkanların ondan tüyleri ürperir. Sonunda tenleri ve gönülleri Allah'ı hatırlamaları nedeniyle yumuşar. İşte bu, Allah'ın, kendisiyle dilediğini doğru yola ulaştırdığı, doğru yol rehberidir. Allah kimi doğru yoldan saptıracak olursa, (şunu çok iyi bilsin ki), onu doğru yola ulaştıracak başka hiç kimse yoktur."[4]  "Andolsun ki, Biz, düşünülüp öğüt alınması için Kur'an'ı çok kolaylaştırdık. Var mı/yok mu öğüt alan?"[5] "Biz, öğüt almaları için onu (Kur'an'ı) senin dilinde indirerek kolayca anlaşılmasını sağladık."[6]  "Biz onu, Allah'a karşı gelmekten sakınmaları için pürüzsüz Arapça bir Kur'an olarak indirdik."[7] İnsanlar, Hz. Peygamber'in rehberliğine uymakla sorumlu tutulmuşlardır; zira Allah'ın indirdiklerini açıklamakla görevli olan odur. Bu hususa ilişkin olarak Allah Teâlâ birçok âyetinde şöyle buyurmaktadır: "Biz, insanlara, kendilerine indirileni açık­laman ve onların da (üzerinde) düşünmeleri için sana Zikri (Kur'an'ı) indirdik."[8] "Biz sana, kitabı, sadece, görüş ayrılığına düştükleri konuları onlara açıklaman, iman eden bir topluma doğru yolu göstermen ve rahmet olman için indirdik."[9]  "Biz, (kıyamet) günü, her topluma/topluluğa, kendi içlerinden kendilerine karşı tanıklık yapması için bir tanık getireceğiz. Seni de (vahyimi bildirdiğin) bu kimselere tanık olarak getireceğiz. Biz, sana bu kitabı, her şeyi açıklaması, kendilerini Allah'a teslim edenler için bir yol gösterici, bir rahmet ve bir müjde olması için indirdik."[10]  "(Bu Kur'an'a gelince), o, (asla insan tarafından) uydurulmuş olan bir söz değildir; fakat o, kendinden önceki (ilahî kitapları) onaylayan, her şeyi açıklayan, inananlar için bir yol gösterici ve bir rahmettir."[11]  "Elif, Lâm, Ra. Bu, Bizim, insanları Rablerinin izniyle, karanlıklardan aydınlığa, mutlak güç sahibi ve övgüye layık olan Allah'ın yoluna ulaştırman için sana indirdiğimiz bir kitaptır."[12]  "O, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna (Muhammed'e) apaçık âyetler indirendir. Şüphesiz Allah, size karşı çok esirgeyici, çok merhametlidir."[13]  "İnsanlar arasında, Allah'ın sana gösterdiği gibi hükmetmen için, sana gerçeği ortaya koyan kitabı indirdik."[14]  "De ki: 'Ben, ancak Rabbimden bana vahyolunana uyarım. Bu (Kur'an âyetleri), inanacak olanlar için, (kalplerinize) Rabbinizden basiretlerdir, bir yol göstericidir ve bir rahmettir."[15]  "Bu (Kur'an), insanların kalp gözlerini açan (bir nur), kesin olarak inanan bir toplum için de bir yol gösterici ve bir rahmettir."[16]  "Andolsun ki, Allah'ın Resûlü'nde sizin için, güzel bir örnek vardır."[17] "O gün zâlim, (çaresizlik içinde) ellerini ısıracak ve: 'Keşke ben de peygamber ile aynı yolu tutsaydım!' Keşke falanı dost edinmeseydim! Andolsun ki, o, uyarıcı bana geldikten sonra beni ondan uzaklaştırdı.' diyecektir. Zaten şeytan, insanı (böylece) yüzüstü bırakıverir! (O gün) Peygamber de: 'Ey Rabbim! Kavmim, bu Kur'an'ı terk etti.' diyecektir."[18]  "(Ey inananlar!) Peygamber'in çağırmasını, birbirinizi çağırmanız gibi değerlendirmeyin! Şüphesiz, Allah, hissettirmeden aranızdan sıvışıp gidenleri çok iyi bilmektedir. Bu yüzden O'nun emrine karşı gelenler, başlarına bir bela gelmesinden veya çok acı veren bir azaba uğramaktan sakınsınlar!"[19]  "Her ümmetten bir tanık getirdiğimiz ve seni de onlara karşı tanık gösterdiğimiz zaman, durumları ne olacaktır? O gün inkar etmiş ve Peygamber'e isyan etmiş olanlar, yerin dibine girmeyi isteyeceklerdir; ama Allah'tan hiçbir sözü gizleyemeyeceklerdir."[20]  "Peygamber size her ne verirse onu alın; sizi her neden engellemek isterse ondan da vazgeçin. Allah'a karşı gelmekten sakının; çünkü  Allah, cezalandırması çok şiddetli olandır."[21]  "O halde ona iman edenler, saygı gösterenler, yardım edenler ve ona indirilen nura (Kur'an'a) uyanlar, kurtuluşa erecek olanlardır."[22]  "İşte Biz sana, emrimizle bir ruh (kalpleri dirilten bir kitap) vahyettik. Oysa sen, kitabın ve imanın ne olduğunu bilmezdin. Ancak Biz, onu, kullarımızdan dilediğimizi, kendisi ile doğru yola ulaştırdığımız bir nur yaptık. Şüphesiz sen, doğru yola, göklerde ve yerde bulunanların sahibi olan Allah'ın yoluna ulaştırmaktasın. Bilin ki, bütün işler, sonunda Allah'a dönecektir."[23] "Bu, Rabbinin dosdoğru olan yoludur. Şüphesiz Biz, öğüt alan bir toplum için, âyetleri ayrıntılı bir biçimde açıkladık."[24]  "(Bilin ki), bu, benim dosdoğru yolumdur. O halde onu izleyin. Sizi onun yolundan ayıracak olan yolları izlemeyin! İşte bunlar, Allah'ın, kendisine karşı gelmekten sakınmanız için, size emrettiği buyruklardır."[25] Görüldüğü gibi, bu âyetler, Peygamber'in, Allah'ın emirlerini açıklayan ve O'ndan bize haber getiren tebliğci olduğunu, dolayısıyla Rabbinin neyi kastettiğini bilen kimse olduğunu bildirerek Hz. Peygamber'in rehberliğine uymaya çağırmış, ona uyan kimsenin de dininde basiret üzere hareket etmiş olacağını belirtmiştir. Nitekim Yüce Allah: "De ki: 'Bu, benim yolumdur; ben ve bana uyanlar, insanları açık bir delil üzere olan Allah'ın (dinine) çağırıyoruz. Allah'ı her türlü eksiklikten tenzih ederim. Ben Allah'a ortak koşanlardan da değilim!'"[26]buyurmaktadır. Allah'ın, onun yoluna uymamızı tavsiye etmesi ve onun yolundan başka yollara uymaktan bizi sakındırması bize yeter. Başka yollara uyduğumuz takdirde, âyetlerin sonunda görüldüğü gibi, onun yolundan saparız. İşte Allah Resûlü'nün yolu; insanın onsuz dinin hakikatine vakıf olması mümkün olmayan sünneti ve hareket tarzıdır. Bu da çok kolaydır. İttifak bununla mümkün olurken tefrika da yine bununla son bulur. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: "Dinleri konusunda ayrılığa düşenlere ve böylece gruplara ayrılanlara gelince; sen onların bu tutumlarından dolayı hiçbir şekilde sorumlu tutulacak değilsin. Onlar hakkında karar vermek Allah'a aittir. Gerçekten de O, onların yapmış olduklarını (hesap günü) kendilerine haber verecektir."[27]   [1]   el-A'râf 7/3. [2] ez-Zümer 39/55-59. [3] ez-Zümer 39/17-18. [4] ez-Zümer 39/23. [5]  el-Kamer 54/17. [Aynı âyet 22, 32 ve 40. âyetlerde de tekrarlanmıştır. Z. D]. [6] ed-Duhân 44/58. [7] ez-Zümer 39/28. [8] en-Nahl 16/44. [9] en-Nahl 16/64. [10]   en-Nahl 16/89. [11]   Yûsuf 12/111. [12]   İbrahim 14/1. [13]   el-Hadîd 57/9. [14]   en-Nisa 4/105. [15]   el-A'râf 7/203. [16]   el-Câsiye 45/20. [17]   el-Ahzâb 33/21. [18]   el-Furkân 25/27-30. [19]   en-Nûr 24/63. [20] en-Nisâ 4/41-42. [21]   el-Haşr 59/7. [22] el-A'râf 7/157. [23] eş-Şûra 42/52-53. [24] el-En'âm 6/126. [25] el-En'âm 6/153. [26] Yûsuf 12/108. [27] el-En'âm 6/159.