البحث

عبارات مقترحة:

المولى

كلمة (المولى) في اللغة اسم مكان على وزن (مَفْعَل) أي محل الولاية...

القوي

كلمة (قوي) في اللغة صفة مشبهة على وزن (فعيل) من القرب، وهو خلاف...

الخلاق

كلمةُ (خَلَّاقٍ) في اللغة هي صيغةُ مبالغة من (الخَلْقِ)، وهو...

Bütün Akraba ve Müslümanlara Karşı Şefkatli ve Merhametli Olan Mü’minin Hu­sûsiyetleri

التركية - Türkçe

المؤلف
القسم مقالات
النوع نصي
اللغة التركية - Türkçe
المفردات الفضائل - فضائل صلة الأرحام وبر الوالدين - فضائل الأخلاق
Iyaz bin Himar El-Mecâşii (r.a.)’dan rivayetle, ken­disi Resûlullah(s.a.s.)’in bir defasında hutbesinde şöyle buyur­duğunu işitmiştir: “Dikkat edin ve şundan haberiniz olsun ki; Yüce Allah (c.c.) Bana, sizin bilmediğiniz ve O’nun bana öğ­rettiği bazı şeyleri sizlere bugün öğretmemi emretti: Bir ku­luma bağışlayıp verdiğim her şey helaldir. Bütün kullarımı “Hanifler” (Allah’ı birleyen, muvahhidler) olarak yarattım sonra şeytanlar onlara musallat oldular ve dinlerinden uzak­laştırdılar. Onlara helal kıldığım şeyleri onlara haram kıldılar. Ve hakkında hiçbir delil indirmediğim şeyleri bana ortak koşmalarını emrettiler. Allah-u Azze ve Celle dünya ehline baktı ve onlara gazap etti. Kitap ehlinden arta kalanlar hariç, onları Arap ve Acem diye ayırdı. Allahu Teâlâ buyurdu ki: “(Ey Muhammed) Seni imtihan etmek ve seninle başkalarını imtihan etmek için gönderdim. Sana su ile yıkanamayacak bir kitap verdim. Onu uykuda ve uyku dışında uyanıkken okursun. Allah (c.c.) bana Kureyş’i yakmamı emir buyurdu: “Ya Rabbi! Kafamı ikiye yarıp onu da ekmek diye bellerseler” dedim. Allahu Teâlâ da: “Onların seni oradan (Memleketin­den) çıkardıkları gibi, sen de onları oradan çıkar, onlara karşı savaş aç. Biz sana yardımcı oluruz. Allah için infak et, sonra biz de sana infak edeceğiz. Bir ordu (kurup) gönder, Biz de sana o ordunun beş katı kadar yardımcı göndereceğiz. Sana itaat eden (mü’minlerle) beraber sana isyan edenlere karşı savaş.” diye buyurdu. Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Cennet ehli üç sınıftır: - Ameli az-çok olup, tasaddukta bulunan, adaletli, muvaffak kimse. - Bütün akraba ve müslümanlara karşı ince kalpli, mer­hametli olan kimse. - Çoluk çocuğu olup, hayalı ve ölçülü olan kimsedir.” Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki: “Cehennem ehli de beş sı­nıftır: - Sadece arkasından gittiğin kişinin sözüne kanan, aile­sine ve mala düşkün olmayan, aklını iyi kullanmayan zayıf kimse, - Tamahını ortalığa vurmayan, ne zaman bir iş yapsa devamlı ihanet eden hain kimse. - Ailesinde ve malında sana bir hile yapmadan akşamla­yıp, sabahlamayan kimsedir.” Ravi dedi ki: “Sonra Resûlullah (s.a.s.) cimriliği yahut yalanı ve eş-Şanzîrî ve “El-Fahhaş” zik­retti.”[1] Hadiste geçen “Hunefâ” dan maksat batıldan uzak olan ve Allah’ı (c.c.) tekleyen muvahhidler demektir. “Sana su ile yıkanamayacak bir kitap verdim” kavline gelirsek, bunun manası şudur: Yani kalplerde mahfuz olan (ve yazısı silinmeyecek olan) kitap demektir. Hadiste geçen: “Eş-Şanzîr”in manası; tabiatı, huyu kötü ve çirkin olanlar demektir. (“El-Fahhaş” da çirkinlik vs... de­mektir.) Allah (c.c.) en iyisini bilir. v Müslim’de (64/2865) geçen Mutarrif bin Abdullah bin Eş-Şihhîr yolundan gelen rivayette; onun da Iyaz bin Humâr El-Muşacii (r.a.)’dan yaptığı rivayete göre, İyaz şöyle dedi: “Resûlullah (s.a.s.) bir gün aramızda hutbe vermek üzere ayağa kalktı ve: “Allahu Teâlâ... bana emretti” diye buyurdu ve (Ravi) hadisi uzunca misliyle rivayet etti. Ravi hadiste şu lafzı eklemiştir: “Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Şüphesiz Allah (c.c.); sizlerin birbirlerinize karşı haddi aşıp saldırmamanızı, birbirinize karşı alçak gönüllü olmanızı bana vahyetti.” Ravi rivayet esnasında: “aileye ve mala düşkün olmayan” deyince: “Ey Ebû Abdullah! Böylesi de olur mu?” diye sordum. O da: “Evet, vallahi ben böyle kimselere câhiliye devrinde şahit oldum. Bir adam kendisiyle cima edeceği bir cariye vermeleri karşılığında bir mahallenin çobanlığını üstlenirlerdi” diye ce­vap verdi.[2]   -------------------------------------------------------------------------------- [1] Müslim (2865). [2] Rivayette geçen Ravi'nin ismi: Ebû Abdullah=Mutarrif bin Abdullah'tır ona bunu söyleyen Katâde'dir. hadiste geçen: "Ben böyle kimseleri câhiliye devrinde gördüm" kavline gelecek olursak; herhalde o kimselerin son durumlarını ve câhiliye kalıntılarını kast etse gerek. Çünkü Mutarrif gerçek câhiliye zamanında iken çok küçüktü, idrak etmesi zordu. Allah en iyisini bilir. "Bu açıklamalar İmamı Nevevî'ye (r.h) aittir.

التفاصيل

Iyaz bin Himar El-Mecâşii (r.a.)’dan rivayetle, ken­disi Resûlullah(s.a.s.)’in bir defasında hutbesinde şöyle buyur­duğunu işitmiştir: “Dikkat edin ve şundan haberiniz olsun ki; Yüce Allah (c.c.) Bana, sizin bilmediğiniz ve O’nun bana öğ­rettiği bazı şeyleri sizlere bugün öğretmemi emretti: Bir ku­luma bağışlayıp verdiğim her şey helaldir. Bütün kullarımı “Hanifler” (Allah’ı birleyen, muvahhidler) olarak yarattım sonra şeytanlar onlara musallat oldular ve dinlerinden uzak­laştırdılar. Onlara helal kıldığım şeyleri onlara haram kıldılar. Ve hakkında hiçbir delil indirmediğim şeyleri bana ortak koşmalarını emrettiler. Allah-u Azze ve Celle dünya ehline baktı ve onlara gazap etti. Kitap ehlinden arta kalanlar hariç, onları Arap ve Acem diye ayırdı. Allahu Teâlâ buyurdu ki: “(Ey Muhammed) Seni imtihan etmek ve seninle başkalarını imtihan etmek için gönderdim. Sana su ile yıkanamayacak bir kitap verdim. Onu uykuda ve uyku dışında uyanıkken okursun. Allah (c.c.) bana Kureyş’i yakmamı emir buyurdu: “Ya Rabbi! Kafamı ikiye yarıp onu da ekmek diye bellerseler” dedim. Allahu Teâlâ da: “Onların seni oradan (Memleketin­den) çıkardıkları gibi, sen de onları oradan çıkar, onlara karşı savaş aç. Biz sana yardımcı oluruz. Allah için infak et, sonra biz de sana infak edeceğiz. Bir ordu (kurup) gönder, Biz de sana o ordunun beş katı kadar yardımcı göndereceğiz. Sana itaat eden (mü’minlerle) beraber sana isyan edenlere karşı savaş.” diye buyurdu. Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Cennet ehli üç sınıftır: - Ameli az-çok olup, tasaddukta bulunan, adaletli, muvaffak kimse. - Bütün akraba ve müslümanlara karşı ince kalpli, mer­hametli olan kimse. - Çoluk çocuğu olup, hayalı ve ölçülü olan kimsedir.” Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki: “Cehennem ehli de beş sı­nıftır: - Sadece arkasından gittiğin kişinin sözüne kanan, aile­sine ve mala düşkün olmayan, aklını iyi kullanmayan zayıf kimse, - Tamahını ortalığa vurmayan, ne zaman bir iş yapsa devamlı ihanet eden hain kimse. - Ailesinde ve malında sana bir hile yapmadan akşamla­yıp, sabahlamayan kimsedir.” Ravi dedi ki: “Sonra Resûlullah (s.a.s.) cimriliği yahut yalanı ve eş-Şanzîrî ve “El-Fahhaş” zik­retti.”[1] Hadiste geçen “Hunefâ” dan maksat batıldan uzak olan ve Allah’ı (c.c.) tekleyen muvahhidler demektir. “Sana su ile yıkanamayacak bir kitap verdim” kavline gelirsek, bunun manası şudur: Yani kalplerde mahfuz olan (ve yazısı silinmeyecek olan) kitap demektir. Hadiste geçen: “Eş-Şanzîr”in manası; tabiatı, huyu kötü ve çirkin olanlar demektir. (“El-Fahhaş” da çirkinlik vs... de­mektir.) Allah (c.c.) en iyisini bilir. v Müslim’de (64/2865) geçen Mutarrif bin Abdullah bin Eş-Şihhîr yolundan gelen rivayette; onun da Iyaz bin Humâr El-Muşacii (r.a.)’dan yaptığı rivayete göre, İyaz şöyle dedi: “Resûlullah (s.a.s.) bir gün aramızda hutbe vermek üzere ayağa kalktı ve: “Allahu Teâlâ... bana emretti” diye buyurdu ve (Ravi) hadisi uzunca misliyle rivayet etti. Ravi hadiste şu lafzı eklemiştir: “Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Şüphesiz Allah (c.c.); sizlerin birbirlerinize karşı haddi aşıp saldırmamanızı, birbirinize karşı alçak gönüllü olmanızı bana vahyetti.” Ravi rivayet esnasında: “aileye ve mala düşkün olmayan” deyince: “Ey Ebû Abdullah! Böylesi de olur mu?” diye sordum. O da: “Evet, vallahi ben böyle kimselere câhiliye devrinde şahit oldum. Bir adam kendisiyle cima edeceği bir cariye vermeleri karşılığında bir mahallenin çobanlığını üstlenirlerdi” diye ce­vap verdi.[2]   -------------------------------------------------------------------------------- [1] Müslim (2865). [2] Rivayette geçen Ravi'nin ismi: Ebû Abdullah=Mutarrif bin Abdullah'tır ona bunu söyleyen Katâde'dir. hadiste geçen: "Ben böyle kimseleri câhiliye devrinde gördüm" kavline gelecek olursak; herhalde o kimselerin son durumlarını ve câhiliye kalıntılarını kast etse gerek. Çünkü Mutarrif gerçek câhiliye zamanında iken çok küçüktü, idrak etmesi zordu. Allah en iyisini bilir. "Bu açıklamalar İmamı Nevevî'ye (r.h) aittir.