Kur'an nasıl bu ümmetin din ve dünya hayatı konusunda eski çağların sapıklarına benzediğini belirterek böylelerini kınıyorsa Peygamberimizin de bu gerçeği vurgulayan hadisleri vardır ve sahabilerin bu ayetlerle hadisleri biribirlerine bağlı olarak yorumladıkları görülmektedir. Nitekim Ebu Hureyre'nin -Allah ondan razı olsun- rivayet ettiği bir hadiste Peygamberimiz (salât ve selâm üzerine olsun) şöyle buyuruyor: “Sizler adım adım, karış karış ve dirsek dirsek daha önceki ümmetlerin yollarını izleyeceksiniz. Öyle ki, onlardan biri kertenkele deliğine girmiş olsa-mutlaka bir hikmeti vardır diyerek-siz de o deliğe gireceksiniz.” Ebu Hureyre hadisin burasında dinleyicilerine: “İsterseniz, -sizden öncekiler gibisiniz. Onlar sizden daha güçlü, daha çok servet ve evlâd sahibi idiler...” -ayetini okuyunuz- dedikten sonra, hadisi nakletmeye şöyle devam etti: “Sahabiler, Ya Rasûlüllah, Pers'lerin, Rumların ve diğer kitab ehlinin yaptıklarını yapacağımızı mı söylemek istiyorsunuz?- diye sorunca Peygamber kendilerine: “-başka kimler olabilir ki?- “ diye cevap verdi.” (Sahihayn'de (Buhari-Müslim) Sünenler'de ve Müsnedler'de bu hadisi nakleden Şahitler (raviler) vardır. Üstad bir kısmına, kitabının başında değindi. Orada bazı rivayet tariklerini anlattı. Hafız İbn Kesir, -Sözcüklerdeki bazı değişikliklerle- hadise bu özel dizimiyle, tefsirinde işaret ediyor. Sonra, “Buhari'de de hadisin şahitleri vardır” diyor. Bkz. Tefsir-i İbn Kesir, c. 2, s. 368. İbn Cerir şu senetle (anlatanlar zinciriyle) naklediyor hadisi: El-Müsennâ, ona da Ebu Salih dedi: Bana Ebû aşar, ona, Said bin Ebî Said El-Makberi, ona da Ebu Hureyre anlattı. Peygamberimiz (salât ve selâm üzerine olsun) buyurdu... Sonra hadisi naklediyor. Bkz. Tefsir-i İbn Cerir, c. 10, s, 121.) Sahabilerden İbn-i Abbas -Allah ondan razı olsun- da bu ayetle ilgili olarak: “Bu gece, dün geceye ne kadar da benziyor! İşte İsrailoğullarına benzedik gitti.” (İbn Cerir tefsirinde bu hadisi şu senetle naklediyor: Bana El-Kasım anlattı ona, El-Hüseyin, ona Haccac, ona İbn Cerih, ona Ömer bin Hattab, ona İkrime, ona da İbn Abbas anlattı, “Sizden öncekiler gibi...” kelimeleriyle başlayan ayet konusunda yukarıda anlatılan sözü söyledi. Ve bu sözün ardından mezkûr hadisi nakletti. Bkz. Tefsir İbn Cerir, c. 10, s. 121-122.) demiştir. Sahabilerden İbn-i Mesud -Allah ondan razı olsun- da bu konuda şöyle diyor: “Sizler, israiloğullarına tutum ve gidişat bakımından en çok benzeyen ümmetsiniz. Kılı kılına onların davranışlarına özeniyorsunuz. Yalnız onlar gibi altın buzağı heykeline tapıp tapmayacağınızı bilmiyorum.” Yine sahabilerden Huzeyfe b. Yeman (Büyük sahabilerdendir. Asıl adı, Huzeyfe Bin Hasl bin Câbir El-A'besi dir. “El-Yemanî” lakabıdır. Künyesi Ebu Hasl'dir. Münafıklar konusunda Rasûlüllah'ın sırdaşıydı. Rasûlüllah (salât ve selâm üzerine olsun) onların isimlerini ona söyler ve kimseye söylemeyip kendisine saklamasını isterdi. O da ömrü boyu Rasûlüllah'ın bu sırrını korudu. Uhud'da Rasûlüllah'la (salât ve selâm üzerine olsun) birlikte oldu. Ömer Bin Hattab onu, Pers Ülkelerinden olan El-Medâin'e vali olarak atadı. Üslendiği bu görevini başarıyla yerine getirdi. Bu sırada Hemadan, Rey, Mah, Sindan'ı fethetti. Nihavend'lilerle de barış antlaşması yaptı. Diğerleri Rasûlüllah'dan “hayır” -iyilikleri- sorarken o, içine düşme olasılığı olan “şer”i sorardı. Medâin'de vefat etti (H. 36). -Allah ondan razı olsun- Bkz. Esed El-Ğâbe, c. 1, s. 390-392; Zerkelî, El-Â'lam, c. 2, s. 171) -Allah ondan razı olsun- aynı konuda şunları söylüyor: “Günümüzde sizin aranızda bulunan münafıklar, Peygamberimiz zamanında yaşayan münafıklardan daha beterdir.” Dinleyenlerin “Bu neden böyledir?' şeklindeki sorusuna bu sahabi: “Çünkü o dönemin münafıkları münafıklıklarını saklıyorlardı. Oysa şimdiki münafıklar açıktan açığa münafıklık yapıyorlar.” (Bkz. Kenz El-Ummal, c. 1, s. 367, H. No: 1615, Hadis Ebî Şeybe'den rivayet edildiği için “Şin” harfi simge olarak kullanılmış.) diye cevaplandırmıştır.
التفاصيل
Kur'an nasıl bu ümmetin din ve dünya hayatı konusunda eski çağların sapıklarına benzediğini belirterek böylelerini kınıyorsa Peygamberimizin de bu gerçeği vurgulayan hadisleri vardır ve sahabilerin bu ayetlerle hadisleri biribirlerine bağlı olarak yorumladıkları görülmektedir. Nitekim Ebu Hureyre'nin -Allah ondan razı olsun- rivayet ettiği bir hadiste Peygamberimiz (salât ve selâm üzerine olsun) şöyle buyuruyor: “Sizler adım adım, karış karış ve dirsek dirsek daha önceki ümmetlerin yollarını izleyeceksiniz. Öyle ki, onlardan biri kertenkele deliğine girmiş olsa-mutlaka bir hikmeti vardır diyerek-siz de o deliğe gireceksiniz.” Ebu Hureyre hadisin burasında dinleyicilerine: “İsterseniz, -sizden öncekiler gibisiniz. Onlar sizden daha güçlü, daha çok servet ve evlâd sahibi idiler...” -ayetini okuyunuz- dedikten sonra, hadisi nakletmeye şöyle devam etti: “Sahabiler, Ya Rasûlüllah, Pers'lerin, Rumların ve diğer kitab ehlinin yaptıklarını yapacağımızı mı söylemek istiyorsunuz?- diye sorunca Peygamber kendilerine: “-başka kimler olabilir ki?- “ diye cevap verdi.” (Sahihayn'de (Buhari-Müslim) Sünenler'de ve Müsnedler'de bu hadisi nakleden Şahitler (raviler) vardır. Üstad bir kısmına, kitabının başında değindi. Orada bazı rivayet tariklerini anlattı. Hafız İbn Kesir, -Sözcüklerdeki bazı değişikliklerle- hadise bu özel dizimiyle, tefsirinde işaret ediyor. Sonra, “Buhari'de de hadisin şahitleri vardır” diyor. Bkz. Tefsir-i İbn Kesir, c. 2, s. 368. İbn Cerir şu senetle (anlatanlar zinciriyle) naklediyor hadisi: El-Müsennâ, ona da Ebu Salih dedi: Bana Ebû aşar, ona, Said bin Ebî Said El-Makberi, ona da Ebu Hureyre anlattı. Peygamberimiz (salât ve selâm üzerine olsun) buyurdu... Sonra hadisi naklediyor. Bkz. Tefsir-i İbn Cerir, c. 10, s, 121.) Sahabilerden İbn-i Abbas -Allah ondan razı olsun- da bu ayetle ilgili olarak: “Bu gece, dün geceye ne kadar da benziyor! İşte İsrailoğullarına benzedik gitti.” (İbn Cerir tefsirinde bu hadisi şu senetle naklediyor: Bana El-Kasım anlattı ona, El-Hüseyin, ona Haccac, ona İbn Cerih, ona Ömer bin Hattab, ona İkrime, ona da İbn Abbas anlattı, “Sizden öncekiler gibi...” kelimeleriyle başlayan ayet konusunda yukarıda anlatılan sözü söyledi. Ve bu sözün ardından mezkûr hadisi nakletti. Bkz. Tefsir İbn Cerir, c. 10, s. 121-122.) demiştir. Sahabilerden İbn-i Mesud -Allah ondan razı olsun- da bu konuda şöyle diyor: “Sizler, israiloğullarına tutum ve gidişat bakımından en çok benzeyen ümmetsiniz. Kılı kılına onların davranışlarına özeniyorsunuz. Yalnız onlar gibi altın buzağı heykeline tapıp tapmayacağınızı bilmiyorum.” Yine sahabilerden Huzeyfe b. Yeman (Büyük sahabilerdendir. Asıl adı, Huzeyfe Bin Hasl bin Câbir El-A'besi dir. “El-Yemanî” lakabıdır. Künyesi Ebu Hasl'dir. Münafıklar konusunda Rasûlüllah'ın sırdaşıydı. Rasûlüllah (salât ve selâm üzerine olsun) onların isimlerini ona söyler ve kimseye söylemeyip kendisine saklamasını isterdi. O da ömrü boyu Rasûlüllah'ın bu sırrını korudu. Uhud'da Rasûlüllah'la (salât ve selâm üzerine olsun) birlikte oldu. Ömer Bin Hattab onu, Pers Ülkelerinden olan El-Medâin'e vali olarak atadı. Üslendiği bu görevini başarıyla yerine getirdi. Bu sırada Hemadan, Rey, Mah, Sindan'ı fethetti. Nihavend'lilerle de barış antlaşması yaptı. Diğerleri Rasûlüllah'dan “hayır” -iyilikleri- sorarken o, içine düşme olasılığı olan “şer”i sorardı. Medâin'de vefat etti (H. 36). -Allah ondan razı olsun- Bkz. Esed El-Ğâbe, c. 1, s. 390-392; Zerkelî, El-Â'lam, c. 2, s. 171) -Allah ondan razı olsun- aynı konuda şunları söylüyor: “Günümüzde sizin aranızda bulunan münafıklar, Peygamberimiz zamanında yaşayan münafıklardan daha beterdir.” Dinleyenlerin “Bu neden böyledir?' şeklindeki sorusuna bu sahabi: “Çünkü o dönemin münafıkları münafıklıklarını saklıyorlardı. Oysa şimdiki münafıklar açıktan açığa münafıklık yapıyorlar.” (Bkz. Kenz El-Ummal, c. 1, s. 367, H. No: 1615, Hadis Ebî Şeybe'den rivayet edildiği için “Şin” harfi simge olarak kullanılmış.) diye cevaplandırmıştır.