البحث

عبارات مقترحة:

الوهاب

كلمة (الوهاب) في اللغة صيغة مبالغة على وزن (فعّال) مشتق من الفعل...

السلام

كلمة (السلام) في اللغة مصدر من الفعل (سَلِمَ يَسْلَمُ) وهي...

الودود

كلمة (الودود) في اللغة صيغة مبالغة على وزن (فَعول) من الودّ وهو...

سورة يوسف - الآية 110 : الترجمة التركية للمختصر في تفسير القرآن الكريم

تفسير الآية

﴿حَتَّىٰ إِذَا اسْتَيْأَسَ الرُّسُلُ وَظَنُّوا أَنَّهُمْ قَدْ كُذِبُوا جَاءَهُمْ نَصْرُنَا فَنُجِّيَ مَنْ نَشَاءُ ۖ وَلَا يُرَدُّ بَأْسُنَا عَنِ الْقَوْمِ الْمُجْرِمِينَ﴾

التفسير

(Kavimlerine) gönderdiğimiz peygamberlerin düşmanlarına mühlet verdik. Onlara istidrâc olması için (Allah'ın azaplarını arttırmak için kendisine isyan edenlere nimetlerini arttırmasıdır) cezalarını vermekte acele etmiyoruz. Onların helak olması geciktiğinde peygamberler onların helak olmasından ümitlerini kestiler. Kâfirler kendilerine gönderilen rasûllerin yalancılar için vadettikleri azabın ve Mü'minlerin kurtulmasının yalan olduğunu zannetiklerinde rasûllerimize yardımımız geldi. Yalancılar için meydana gelecek helaktan rasûlleri ve Mü'minleri kurtardık. Günahkâr topluluğa azabımızı indirdiğimizde bunu onlardan kimse geri çeviremez.

المصدر

الترجمة التركية للمختصر في تفسير القرآن الكريم