البحث

عبارات مقترحة:

السيد

كلمة (السيد) في اللغة صيغة مبالغة من السيادة أو السُّؤْدَد،...

العليم

كلمة (عليم) في اللغة صيغة مبالغة من الفعل (عَلِمَ يَعلَمُ) والعلم...

الرب

كلمة (الرب) في اللغة تعود إلى معنى التربية وهي الإنشاء...

سورة النّور - الآية 22 : الترجمة التركية للمختصر في تفسير القرآن الكريم

تفسير الآية

﴿وَلَا يَأْتَلِ أُولُو الْفَضْلِ مِنْكُمْ وَالسَّعَةِ أَنْ يُؤْتُوا أُولِي الْقُرْبَىٰ وَالْمَسَاكِينَ وَالْمُهَاجِرِينَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ ۖ وَلْيَعْفُوا وَلْيَصْفَحُوا ۗ أَلَا تُحِبُّونَ أَنْ يَغْفِرَ اللَّهُ لَكُمْ ۗ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ﴾

التفسير

İçinizden fazilet sahibi olanlar ve mal bakımından servet sahibi olanlar, muhtaç olan yakınlarına -fakirlik içerisinde olan ve Allah yolunda hicret eden bu kimselere- işledikleri günahtan dolayı yardımda bulunmayacaklarına dair yemin etmesinler. Onları affetsinler ve kusurlarına bakmasınlar. Onları affedip kusurlarına bakmadığınızda Yüce Allah’ın sizin günahlarınızı bağışlamasını istemez misiniz? Zira Yüce Allah, tevbe eden kullarına karşı çok bağışlayıcıdır ve onlara karşı çok merhametlidir. Kulları da Allah'ın bağışlamasını örnek almalıdırlar. Bu ayet; Mistah -radıyallahu anh-'ın ifk (iftira atma) olayına iştirak etmesi üzerine Ebu Bekr -radıyallahu anh-'ın, kendisine yapmakta olduğu infakı terk edeceğine dair yemin etmesi üzerine inmiştir.

المصدر

الترجمة التركية للمختصر في تفسير القرآن الكريم