البحث

عبارات مقترحة:

الواحد

كلمة (الواحد) في اللغة لها معنيان، أحدهما: أول العدد، والثاني:...

الغني

كلمة (غَنِيّ) في اللغة صفة مشبهة على وزن (فعيل) من الفعل (غَنِيَ...

القاهر

كلمة (القاهر) في اللغة اسم فاعل من القهر، ومعناه الإجبار،...

سورة فاطر - الآية 40 : الترجمة التركية للمختصر في تفسير القرآن الكريم

تفسير الآية

﴿قُلْ أَرَأَيْتُمْ شُرَكَاءَكُمُ الَّذِينَ تَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ أَرُونِي مَاذَا خَلَقُوا مِنَ الْأَرْضِ أَمْ لَهُمْ شِرْكٌ فِي السَّمَاوَاتِ أَمْ آتَيْنَاهُمْ كِتَابًا فَهُمْ عَلَىٰ بَيِّنَتٍ مِنْهُ ۚ بَلْ إِنْ يَعِدُ الظَّالِمُونَ بَعْضُهُمْ بَعْضًا إِلَّا غُرُورًا﴾

التفسير

Ey Rasûl! O müşriklere de ki: "Allah'tan gayrı tapmış olduğunuz ortaklarınız yeryüzünde ne yaratmışlar haber verin? Yeryüzünün dağlarını mı yaratmışlar? Yeryüzünün nehirlerini mi yaratmışlar? Yeryüzünde hareket eden canlıları mı yaratmışlar? Yoksa onların, göklerin yaratılışında Allah ile bir ortaklıkları mı var? Yoksa onlara, ortaklarına yaptıkları ibadetlerinin doğruluğuna dair içinde delil olan bir kitap mı verdik?" Bu sayılanlardan hiçbiri hasıl olmamıştır. Hayır! Zalimler birbirlerine küfür ve masiyet ile aldatmaktan başka bir vaadde bulunmuyorlar.

المصدر

الترجمة التركية للمختصر في تفسير القرآن الكريم