الغفور
كلمة (غفور) في اللغة صيغة مبالغة على وزن (فَعول) نحو: شَكور، رؤوف،...
Ebû Mes'ud Ukbe b. Amr el-Ensârî el-Bedrî -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o, şöyle dedi: Sadaka ayeti indiği zaman sırtımızda birşeyler taşırdık (o kazancımızdan sadaka verirdik). (Münafıklar) Dediler ki: (Bu) riyakârdır. (Hemen ardından) Başka bir adam daha geldi ve bir sa' miktarı sadaka verdi. (Oradakiler) Allah'ın, bunun verdiği bir sa' sadakaya ihyiyacı yoktur, dediler. Bunun üzerine şu ayet nazil oldu: "Sadaka vermekte gönülden davranan müminlere dil uzatan ve güçlerinin yetebildiğinden başkasını bulamayanlarla alay edenler (var ya), Allah da onları alaya alır ve onlar için elim bir azap vardır." (Tevbe Sûresi: 79)
Ebû Mes'ud -radıyallahu anh- dedi ki; "Sadaka ayeti indiği zaman"; yani sadaka vermeyi teşvik eden ayet indiği zaman. Hâfız (İbn Kesîr) dedi ki: Sanki o Allah Teâlâ'nın şu ayetine işaret ediyor: (Onların mallarından sadaka (zekat) al, bununla onları (günahlardan) temizlersin.) (Tevbe Sûresi: 103) Sahabe hemen ve çabuk bir şekilde Rasûlullah -sallalahu aleyhi ve sellem-'e sadaka vermek için acele davrandılar. Her biri gücünün yettiği miktarda sadakayı Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e taşıyıp getiriyordu. Adamın biri çok sadaka ile geldi, bir adam da az bir sadaka ile geldi. Münâfıklar da eğer adamın biri çok sadaka ile gelirse bu riyâkârdır, Allah'ın rızasını hedeflememiştir dediler. Şayet az bir sadaka ile gelirse de Allah'ın bunun sadakasına ihtiyacı yoktur, dediler. Bir adam da bir sa' miktarı (üç kilo) sadaka ile gelince; Allah'ın senin bir sa' (üç kilo) olarak getirdiğin sadakaya ihtiyacı yoktur, dediler. Bunun üzerine Allah -Azze ve Celle-; "Sadaka vermekte gönülden davranan müminlere dil uzatan ve güçlerinin yetebildiğinden başkasını bulamayanlarla alay edenler (var ya), Allah da onları alaya alır ve onlar için elim bir azap vardır." (Tevbe Suresi: 79) ayetini indirdi. Yani Allah rızası için gönüllerinden ve güçlerinin yettiğinden sadaka verenleri ayıplıyorlardı. Onlar da (münâfıklar) sahabelerle alay ediyorlardı. (Çekiştirip onlarla alay edenler var ya, Allah işte onları alaya alır. Ve onlar için elem verici azap vardır). Onlar Müminlerle dalga geçip onları alaya aldılar, Allah işte onları alaya alır). Böyle bir duruma düşmekten Allah'a sığınırız/Allah esirgesin.