القهار
كلمة (القهّار) في اللغة صيغة مبالغة من القهر، ومعناه الإجبار،...
Mutarrif b. Abdullah dedi ki: Ben ve İmrân b. Husayn, Ali b. Ebî Tâlib radıyallahu anh'ın arkasında namaz kıldık.O, secde ettiği zaman tekbir getirirdi, başını secdeden kaldırınca tekbir getirirdi, iki rekâtı kıldıktan sonra kalkarken tekbir getirirdi. Namazı bitirdikten sonra İmrân b. Husayn ellerimden tuttu ve dedi ki: Bu, bana Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in namazını hatırlattı. Ya da bize Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in namazını kıldırdı.
Bu hadiste, namazın şiarının beyanı vardır. O şiar da tekbir ile büyüklük ve yüceliğin Allah -Subhânehu ve Teâlâ- için ispat edilmesidir. Mutarrif, kendisi ve İmrân b. Husayn -radıyallahu anh-'ın Ali b. Ebî Tâlib -radıyallahu anh-'ın arkasında namaz kıldıklarını, Ali -radıyallahu anh-'ın secde için eğildiğinde tekbir getirdiğini sonra başını secdeden kaldırınca ve iki teşehhüdü olan bir namazda birinci teşehhüdden kalktığında, kıyamında tekbir getirdiğini haber vermiştir. İnsanlardan çoğu bu yerlerde sesli bir şekilde tekbir getirmeyi terk ettiler. Namazını bitirince İmrân -radıyallahu anh-, Mutarrif'in elinden tuttu ve ona; Ali -radıyallahu anh-'ın, bu namazı ile ona Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in namazını hatırlattığını haber verdi. Çünkü Nebi -aleyhisselam- bu yerlerde tekbir getiriyordu.