الملك
كلمة (المَلِك) في اللغة صيغة مبالغة على وزن (فَعِل) وهي مشتقة من...
Ebu Rifâ'a Temîm b. Useyd -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem-'in yanına vardım; hutbe okuyordu. Yâ Rasûlallah! Yabancı bir kimse , dinini sorup, öğrenmeye gelmiş; dininin ne olduğunu bilmeyen bir adamım.” dedim. Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bana döndü ve hutbesini bırakarak ta yanıma kadar geldi. Kendisine bir sandalye getirdiler. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bu sandalyenin üzerine oturarak, Allah'ın kendisine öğretmiş olduğu bilgilerden bana da öğretmeye başladı. Sonra tekrar hutbesine dönerek, onu sonuna kadar tamamladı.”
Yabancı bir adam Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in hutbe verdiği esnada O’nun yanına gelmesi ve adamın;Yâ Rasûlallah! Yabancı bir kimse, dinini sormaya gelmiş; dininin ne olduğunu bilmeyen bir adamım.” demesi üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ona dönmüş ve hutbesini bırakarak onun yanına kadar gelmiş, kendisine bir sandalye getirilmiş ve Rasûlullah- sallallahu aleyhi ve sellem- ona öğretmeye başlamıştır. Çünkü bu adam ilmi sevip isteyen ve buna hazır olan ve dinini öğrenmek isteyen bir adamdır. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ona doğru gelmiş, hutbe irad etmeyi bırakmış (adama dinini öğrettikten) sonra tekrardan hutbe irad etmeye geri dönmüştür. İşte bu, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in alçak gönüllülüğündendir.