العلي
كلمة العليّ في اللغة هي صفة مشبهة من العلوّ، والصفة المشبهة تدل...
İbn Şihâb şöyle rivayet etti: Ona da Enes b. Mâlik şöyle tahdîs etmiştir: Ermenistan fethinde Suriyeliler'le, Azerbeycan fethinde de Iraklılar'la birlikte savaşan Huzeyfe b. el-Yemân, bunların Kur'ân'ı çeşitli şekillerde okumalarının kendisine verdiği endîşe üzerine Osman'ın yanına geldi ve ona: Ey Mü'minlerin Emîri, sen, Kur'an'ı okumakta Yahûdîler'le Hristiyanlar'ın kendi kitâblarını okumakta uğradıkları ayrılığa benzer bir ihtilâfa düşmeden evvel bu ümmete yetiş, bu işin icabına bak, dedi.Bunun üzerine Osman, Hafsa'ya haber gönderip: Bize Kur'an'ın yazılı olduğu sahîfeleri gönder de, biz sûreleri Mushaflara nakledelim, sonra da o sahîfeleri tekrar sana iade edelim, dedi. Bunun üzerine Hafsa muhafaza ettiği Kur'ân'ı Osman'a gönderdi. Osman da Zeyd b. Sâbit, Abdullah ibnu'z-Zubeyr, Saîd ibnu'l-Âs ve Abdurrahmân ibnu'l-Hâris ibn Hişâm'dan kurulu çoğaltıp yazma heyetine emir verdi. Onlar da bu asıl nüshadaki sûreleri Mushaflara çoğaltıp naklettiler. Osman bu istinsah işinin başında, Zeyd'in Medîneli olması yüzünden Kureyşli olan üç kişiye hitaben: Sizler Zeyd b. Sâbit ile Kur'an'dan herhangi birşeyde ihtilâf ettiğiniz zaman, Kur'ân'ı Kureyş lisanı ile yazınız. Çünkü Kur'an, Kureyş lisânı ile nazil olmuştur, dedi. Onlar da işte böyle yaptılar, nihayet sahîfeleri Mushaflara istinsah edip naklettikleri zaman, Osman asıl sahîfeleri tekrar Hafsa'ya iade etti.Heyet ferdlerinin yazıp çoğalttıkları Mushaflar'dan birer Mushaf'ı da her tarafa gönderdi. Bu gönderdiği (resmî) Mushaflar'ın dışında kalan ve içinde Kur'ân yazılı bulunan her sahîfenin yâhud mushafın da yakılmasını emretti.Buharî rivayet etmiştir.
Huzeyfe b. el-Yemân -radıyallahu anhumâ- Osman -radıyallahu anh-'ın yanına geldi.Osman radıyallahu anh- Şam ehlini ve Irak ehlini Ermenistan ve Azerbeycan savaşı ve fethi için hazırlıyordu.Huzeyfe -radıyallahu anh- Kur'an-ı okuma kunusunda insanların ayrılığa düştüğünü işitti.Bazıları Ubey'in kıraatıyla okuyor,Bazıları İbn Mesud'un kıraatıyla okuyor,neredeyse aralarında fitne ve çekişme olacaktı.Bu iş onu korkuttu.Osman -radıyallahu anh-'a geldi.Ey Mü'minlerin Emîri, sen, Kur'an'ı okumakta Yahûdîler'le Hristiyanlar'ın Tevrat ve İncil'de tahrif ettikleri,ziyade ettikleri ve eksilttikleri gibi okumakta uğradıkları ayrılığa benzer bir ihtilâfa düşmeden evvel bu ümmete yetiş dedi.O dönemde Kur'an sahifelerde toplu olup mushaf halinde değildi.Osman Müminlerin annesi Hafsa -radıyallahu anhâ-'ya Mushafl'arda yazıp aktarmak sonra da ona geri göndermek için Kur'an-ın yazılı olduğu sahifeleri kendine göndermesini talep etti.Hafsa'dan aldığı bu sahifeler Ebu Bekr ve Ömer -radıyallahu anhumâ-'nın Kur'an-da toplanmasını istediği sahifelerdir.O vakit Osman -radıyallahu anh- Kur'an-ı Mushafta topladı.Bunun ile sahifeler arasındaki fark Sahifeler Ebu Bekir -radıyallahu anh- zamanında kendisinde Kur'an-ın toplandığı yazılı olan belgelerdir.Bu sahifeler ayrı ayrı sureler olup her sure kendi ayetleriyle tertipli tek surelerdi.Ancak bazıları bir biri ardına tertib edilmemişti.Yaılıp çoğaltıldığı zaman ve bazısı bazısından sonra tertip edildiğinde Mushaf olmuştur.Ancak Osman -radıyallahu anh- zamanında Mushaf olmuştur.Hafsa -radıyallahu anhâ- Osman -radıyallahu anh-'a Mushaf göndermiştir.O da Zeyd b. Sâbit,Abdullah b. Zübeyr,Saîd b. el-Âs ve Abdurrahman b. el-Hâris b. Hişâm -radıyallahu anhum- emretmiş Sahifeleri Mushafa kopya ederek yazmışlardır.Zeyd b. Sâbit Ensar'dan olup diğerleri Kureyşliler'dir.Osman -radıyallahu anh- üç Kureyşli'ye ''Eğer siz ve Zeyd b. Sâbit Kur'an-dan herhangi bir şeyde ihtilaf ederseniz Kureyş lehçesiyle yazın.Çünkü Kur'an Kureyş lehçesiyle inmiştir.''Ve öyle yaptılar.Sahifeleri Mushafa kopya ederek yazdılar.Osman -radıyallahu anh- Sahifeleri Hafsa -radıyallahu anhâ-'ya gönderdi.Her bölgeyede çoğalttıkları Mushaflardan gönderdi.Bunun dışındaki Kur'an olan her sahife ve mushafın yakılmasını emretti.