البحث

عبارات مقترحة:

النصير

كلمة (النصير) في اللغة (فعيل) بمعنى (فاعل) أي الناصر، ومعناه العون...

الغفور

كلمة (غفور) في اللغة صيغة مبالغة على وزن (فَعول) نحو: شَكور، رؤوف،...

سورة البقرة - الآية 109 : الترجمة التركية للمختصر في تفسير القرآن الكريم

تفسير الآية

﴿وَدَّ كَثِيرٌ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ لَوْ يَرُدُّونَكُمْ مِنْ بَعْدِ إِيمَانِكُمْ كُفَّارًا حَسَدًا مِنْ عِنْدِ أَنْفُسِهِمْ مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ الْحَقُّ ۖ فَاعْفُوا وَاصْفَحُوا حَتَّىٰ يَأْتِيَ اللَّهُ بِأَمْرِهِ ۗ إِنَّ اللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ﴾

التفسير

Yahudi ve Hristiyanların bir çoğu iman ettikten sonra putlara taptığınız zamandaki gibi küfre dönmenizi temenni ederler. Bunun sebebi kendi nefislerindeki hasettir. Peygamberin Allah'tan getirdiğinin hak olduğu kendilerine aşikâr olduktan sonra bunu temenni ettiler. -Ey Müminler!- Allah'ın onlar hakkındaki hükmü gelene kadar nefislerindeki kötülük ve cehaletlerinden dolayı onlara aldırmayın onları affedin. -Şüphesiz, Allah'ın bu husustaki hükmü ve emri gelmiştir. Kâfir olan kimse İslam'a girmek, cizye ödemek ve savaşmak arasında muhayyer bırakılmıştır.- Şüphesiz ki Allah'ın her şeye gücü yeter. O'nu aciz bırakamazlar.

المصدر

الترجمة التركية للمختصر في تفسير القرآن الكريم