البحث

عبارات مقترحة:

القهار

كلمة (القهّار) في اللغة صيغة مبالغة من القهر، ومعناه الإجبار،...

الرءوف

كلمةُ (الرَّؤُوف) في اللغة صيغةُ مبالغة من (الرأفةِ)، وهي أرَقُّ...

اللطيف

كلمة (اللطيف) في اللغة صفة مشبهة مشتقة من اللُّطف، وهو الرفق،...

سورة سبأ - الآية 3 : الترجمة التركية للمختصر في تفسير القرآن الكريم

تفسير الآية

﴿وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لَا تَأْتِينَا السَّاعَةُ ۖ قُلْ بَلَىٰ وَرَبِّي لَتَأْتِيَنَّكُمْ عَالِمِ الْغَيْبِ ۖ لَا يَعْزُبُ عَنْهُ مِثْقَالُ ذَرَّةٍ فِي السَّمَاوَاتِ وَلَا فِي الْأَرْضِ وَلَا أَصْغَرُ مِنْ ذَٰلِكَ وَلَا أَكْبَرُ إِلَّا فِي كِتَابٍ مُبِينٍ﴾

التفسير

Kâfirler: "Kıyamet ebediyen gelmeyecek!" dediler. Ey Rasûl! De ki: "Hayır! Allah'a yemin olsun ki yalanlayıp durduğunuz kıyamet size muhakkak gelecektir. Fakat kıyametin ne zaman kopacağını Allah'tan başkası bilmez. Allah Teâlâ; kıyamet ve onun dışındaki gaybî şeyleri bilendir. Göklerde ve yerde bir karınca ağırlığı kadar küçük bir şey dahi olsa hiçbir şey O'nun ilminden gizli (saklı) olamaz. Aynı şekilde zikredilen bu şeyden daha küçük ya da daha büyük hiçbir şey de O'nun ilminden gizli kalmaz. Bütün bunlar apaçık bir kitapta yazılıdır ki o kitap; kıyamete kadar olacak olan her şeyin yazıldığı Levh-i Mahfûz'dur."

المصدر

الترجمة التركية للمختصر في تفسير القرآن الكريم