القابض
كلمة (القابض) في اللغة اسم فاعل من القَبْض، وهو أخذ الشيء، وهو ضد...
Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan merfû olarak rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- onunla Medine'nin sokaklarından birinde karşılaştığında Ebu Hureyre, cünüp bir haldeydi. (Ebu Hureyre -radıyallahu anh- şöyle demiştir:) Sonra oradan gizlice ayrılıp evime geldim ve yıkandım. Daha sonra o otururken tekrar yanına geldim. Bana buyurdu ki: «Neredeydin ey Ebû Hureyre? Ben de Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e; cünüptüm, temizlenmeden seninle birlikte oturmayı kerih gördüm, dedim. (Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, bana:) «Subhânallah! Şüphe yok ki mü'min necis (pis) olmaz.» dedi.
Ebû Hureyre -radıyallahu anh-, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- ile cünüp olduğu bir halde Medine'nin sokaklarından birinde karşılaşmıştır. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'i tazim ve saygı duyup, O'na değer verdiği için bu hal üzerinde iken O'nunla beraber oturup, sohbet etmeyi kerih görmüştür. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'e görünmeden gizlice oradan ayrılıp gusül abdesti almış, sonra tekrar yanına gelmiştir. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- ona, nereye gittiğini sorduğunda o, içinde bulunduğu durumu haber vermiş ve temizlenmeden onunla birlikte oturmayı kerih gördüğünü söylemiştir. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-, Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'ın cünüp olan kimsenin necis olduğunu zannederek gidip yıkanmasına şaşırmıştır. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-, ona, mü'minin hangi halde olursa olsun kesinlikle necis (pis) olmayacağını haber vermiştir.