البحث

عبارات مقترحة:

الحافظ

الحفظُ في اللغة هو مراعاةُ الشيء، والاعتناءُ به، و(الحافظ) اسمٌ...

الحسيب

 (الحَسِيب) اسمٌ من أسماء الله الحسنى، يدل على أن اللهَ يكفي...

الغني

كلمة (غَنِيّ) في اللغة صفة مشبهة على وزن (فعيل) من الفعل (غَنِيَ...

Câbir b. Abdillah -radıyallahu anhumâ- şöyle demiştir: Hendek Harbi günü Ömer b. Hattâb -radıyallahu anh-, güneş battıktan sonra geldi de Kureyş kâ­firlerine sövmeye başladı. Yâ Rasûlallah! İkindi namazını az daha gü­neş batmadan kılamayacaktım, dedi. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- de: «Vallahi ben de kılamadım.» buyurdu. Bunun üzerine kalktık, Buthân Vadisi'ne git­tik. Orada Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- namaz için abdest aldı, biz de namaz için ab­dest aldık. Müteakiben güneş batmış olduğu halde ikindiyi kıldırdı, sonra arkasından da akşamı kıldırdı.

شرح الحديث :

Hendek Harbi günü güneş battıktan sonra Ömer b. Hattâb -radıyallahu anh- Kureyş kâfirlerine söverek Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in yanına geldi. Çünkü onlar Ömer -radıyallahu anh-'ı meşgul etmişler ve ancak güneş battıktan sonra ikindi namazını kılmıştı. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- o ana kadar namazı kılamadığına dair yemin etti. Ömer -radıyallahu anh- da kendisini sıkıntıya sokan bu durumdan rahatlamış oldu. Sonra Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- abdest aldı ve yanında bulunan sahabeler de abdest aldılar. Güneş battıktan sonra ikindiyi kıldırdı, ikindiyi kıldırdıktan sonra da akşamı kıldırdı.


ترجمة هذا الحديث متوفرة باللغات التالية