البحث

عبارات مقترحة:

المحسن

كلمة (المحسن) في اللغة اسم فاعل من الإحسان، وهو إما بمعنى إحسان...

الوهاب

كلمة (الوهاب) في اللغة صيغة مبالغة على وزن (فعّال) مشتق من الفعل...

المعطي

كلمة (المعطي) في اللغة اسم فاعل من الإعطاء، الذي ينوّل غيره...

Ebu Abdurrahman Avf b. Mâlik el-Eşcaî -radıyallahu anh- şöyle anlatıyor: "Biz yedi, sekiz ya da dokuz kişi olarak Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-'in huzuruna çıktık. Bizlere şöyle buyurdu: «Allah’ın Rasûlü’ne biat etmek istemez misiniz?» ve bunu üç kere tekrarladı. Bizler o vakit yeni biat etmiştik. Ey Allah'ın Rasûlü bizler biat ettik diye cevap verdik. Ardından bizlere yine «Allah’ın Rasûlü’ne biat etmek istemez misiniz?» diye buyurunca, biz de ellerimizi uzatarak, Ey Allah’ın Rasûlü! Sana biat ettik. Fakat şimdi ne üzere biat yapalım? dedik. O da: «Yalnızca Allah’a ibadet edip O’na hiç bir şeyi ortak koşmayacak ve beş vakit namazınızı kılacaksınız. Allah'a itaat edeceksiniz.» dedikten sonra seslerini alçaltarak; «İnsanlardan hiç bir şey istemeyecek ve talep etmeyeceksiniz!» buyurdular. Bundan sonra bizim bu gruptan hiç bir kimse düşürdükleri kamçılarını bile insanlardan kendilerine vermelerini istemedi."

شرح الحديث :

Ebu Abdurrahman Avf b. Mâlik el-Eşcaî -radıyallahu anh- şöyle anlatıyor: "Biz yedi, sekiz ya da dokuz kişi olarak Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-'in huzuruna çıktık. Bizlere şöyle buyurdu: «Allah’ın Rasûlü’ne biat etmek istemez misiniz?» Bizler o vakit yeni biat etmiştik. Bu, hicret, cihat ve ona sebat etmek biatından önce akabe gecesi gerçekleşen biattır. «Ey Allah'ın Rasûlü bizler biat ettik diye cevap verdik.» Yani bizler ilk sözüne bu şekilde cevap verdik. Ardından bizlere yine «Allah’ın Rasûlü’ne biat etmek istemez misiniz?» diye buyurdu. Ebu Davûd'un rivayetinde bu sözlerini üç defa tekrarladığı ifade edilmektedir. "Biz de ellerimizi uzatarak" yani açık bir halde biat etmek için uzattık. "Ey Allah’ın Rasûlü! Sana biat ettik." ilk defasında biat ettik. "Fakat şimdi ne üzere biat yapalım? dedik." Yani bu biatımız ne üzere olsun? "Yalnızca Allah’a ibadet edip" sadece O'na ibadet edin. Buradaki 'vahdehu' hal'dir. Lafzı Celalin halidir. "O’na hiç bir şeyi ortak koşmayacaksınız." Yani hiç bir şekilde kendisine ibadet edilen bir şeyi şirk koşmayacaksınız. "Beş vakit namazı" Ebu Davûd'un rivayetinde açıkça geldiği üzere beş vakit namaz kılacaksınız. "İşitip, itaat edeceksiniz." Yani başınızdaki yöneticinize itaat edeceksiniz. Ancak onlara itaat Allah'a isyan edilen konularda olmaz. "Sonra seslerini alçaltarak" Az sonra gelecek olan kelime diye ifade edilen cümlesini seslerini alçaltarak söylemiştir. Çünkü önceki cümleler umuma ait nasihatler olup, bu cümle ise bazılarına hastır. "İnsanlardan hiç bir şey istemeyecek ve talep etmeyeceksiniz." El-Kurtubî şöyle demiştir: "Bu tavsiyeleriyle güzel ahlaklı olmaya, tenezzül etmemeye, insanların başa kakmalarına maruz kalmamaya, ihtiyaç sahibi olunduğu zaman sabır göstermeye, nefsin izzetli tutulup, tok gözlü olunmasına teşvik vardır." Avf b. Mâlik devamla "Bundan sonra bizim bu gruptan hiç bir kimse, düşürdükleri kamçılarını bile insanlardan kendilerine vermelerini istemedi." demiştir. Bu tavsiye ile insanlardan onlara ait olan mallarını istememek vardır. Bu ifadeler genel olarak kabul görülmüştür. Yani onlar tarafından küçük dahi olsa hiç bir şeyin istenmemesi olarak genel bir mana ile anlaşılmıştır. Bu davranışlarında Selef'in güzel amel üzere oldukları, konuştukları sözleriyle davranışlarının uyum içinde olduğu, Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-'den aldıkları ilmi hemen pratiğe döktükleri görülmektedir. İmam Ahmed'in Ebu Zer'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: "Hiç bir kimseden bir şey isteme! Yere düşen kamçını bile. Sakın emanet de teslim alma."


ترجمة هذا الحديث متوفرة باللغات التالية