الواحد
كلمة (الواحد) في اللغة لها معنيان، أحدهما: أول العدد، والثاني:...
Ebû Katâde -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ashâb arasında ayağa kalktı ve: «Allah yolunda cihad ve Allah'a iman etmek amellerin en faziletlisidir.» diye hatırlattı. Bunun üzerine bir adam ayağa kalkıp yâ Rasûlallah! Şayet Allah yolunda öldürülürsem, bu benim günahlarıma kefâret olur mu? diye sordu. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ona: «Evet, şayet sen sabrederek, ecrini de sadece Allah'tan bekleyerek, cepheden kaçmaksızın düşmana karşı koyup Allah yolunda öldürülürsen, günahlarına kefâret olur.» buyurdu. Sonra Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: «Nasıl demiştin?» diye sordu. Adam: Şayet ben Allah yolunda öldürülürsem günahlarıma kefâret olur mu? diye sözünü tekrarladı. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ona: «Evet, şayet sen sabrederek, ecrini sadece Allah'tan bekleyerek, cepheden kaçmaksızın düşmana karşı koyup Allah yolunda öldürülürsen, günahlarına kefâret olur. Ancak borçların bunun dışındadır. Bunu bana Cibrîl -aleyhisselâm- söyledi.» buyurdu.
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- ashâb arasında hatip olarak ayağa kalkarak i’la-yı kelimetullah (Allah'ın kelimesinin yüce olması) uğrunda cihadın ve Allah'a iman etmenin amellerin en faziletlisi olduğunu hatırlattı. Bunun üzerine bir adam ayağa kalkıp, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem'-e: Şayet i’la-yı kelimetullah uğrunda öldürülürsem, bu benim günahlarıma kefâret olur mu? diye sordu. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- ona: «Evet, ancak bu, Allah’a karşı ihlaslı olup, sana isabet edene katlanıp, cihat meydanından kaçmadan sabrederek öldürülmen şartıyladır.» dedi. Sonra Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- bir düzeltme yaparak borcun bu kapsamda olmadığını belirtti. Cihad ve şehâdetin kul hakkına kefâret olmayacağı hususunda uyardı.