المعطي
كلمة (المعطي) في اللغة اسم فاعل من الإعطاء، الذي ينوّل غيره...
Ebu Ramse -radıyallahu anh-’dan rivayet olunduğuna göre o, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-’e: "Bana sırtındakini (nübüvvet mührü) göster; ben tabibim" dedim. Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: «Allah et-Tabîb’dir. Belki, sen şefkatli bir adamsın, onun tabibi onu yaratandır.»
Ebu Ramse -radıyallahu anh- tabib bir kimse idi. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-’in iki omzu arasında kabarık bir şekilde duran peygamberlik mührünü gördü ve mührü, fazladan meydana gelen bir yağ kisti olduğunu zannetti. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’den bunu tedavi etmek için izin istedi. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- buna itiraz etti ve; «Allah et-Tabîb‘dir», yani hastalığa şifâ veren asıl O’dur, O eş-Şâfî’dir. “Bilakis sen şefkatli bir adamsın” yani sen hastaya şefkat ve nezaket gösteriyorsun, demektir. Çünkü et-Tabîb, ancak hastalığı ve onun devasını hakkıyla bilendir. Sıhhat ve şifa vermeye kadir olan da O’dur. Bu da Allah’tan başkası değildir.