القابض
كلمة (القابض) في اللغة اسم فاعل من القَبْض، وهو أخذ الشيء، وهو ضد...
Enes –radıyallahu anh-’tan merfû olarak aktarılan hadiste: "Allah Teâlâ cehennemliklerin en hafif azap edilenine, dünya ve ondaki bütün varlıklar senin olsa, onları fidye verir miydin? diye buyuracak. O kimse: Evet cevabını verecektir. Bunun üzerine Allah -Azze ve Celle-: Sen Adem'in sulbünde iken ben senden daha hafif bir şeyi bana ortak koşmamanı istemiştim. Ben de seni ateşe atmayacaktım. Fakat sen şirkten başkasını kabul etmedin."
Allah Teâlâ kıyamet gününde cehennemliklerin en hafif azap edilenine, şayet sen dünyadaki her şeye malik olsan bu azaptan kurtulmak için onun hepsini verir miydin? Dediğinde O kimse: Evet cevabını verecektir. Bunun üzerine Allah Teâlâ: Sen Adem'in sulbünde iken ben senden daha hafif bir şeyi, bana ortak koşmamanı isteyip senden bunun sözünü almıştım. Fakat sen bundan imtina edip bana şirk koştun. Allah -Azze ve Celle- söyle buyurmuştur: “Hani Rabbin (ezelde) Âdemoğullarının sulblerinden zürriyetlerini almış, onları kendilerine karşı şahit tutarak, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” demişti. Onlar da, “Evet, şahit olduk (ki Rabbimizsin)” demişlerdi. Böyle yapmamız kıyamet günü, “Biz bundan habersizdik” dememeniz içindir.”