المؤخر
كلمة (المؤخِّر) في اللغة اسم فاعل من التأخير، وهو نقيض التقديم،...
Amr b. Harîce -radıyallahu anh-’dan rivâyet edildiğine göre Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- devesinin üzerinde hutbe veriyordu ben de devenin boynunun altında idim. Deve geviş getirip yutarken salyası iki omuzun arasına akmakta idi. Onu şöyle derken işittim: “Allah her hak sahibine hakkını vermiştir. Dolayısıyla miras alacak olana vasiyet yoktur. Çocuk, yatağın sahibi olan erkeğe veya cariye ise efendisine aittir. Zina edenin hakkı mirastan mahrum edilmektir. Veya taşlanarak öldürülmektir. Kim babasından başkasına babam budur diye intisab ederse veya köle olan kimse kendi sahibinin dışındaki kimsenin efendisi olduğunu iddia ederse kendi öz babasından ve efendisinden bağlarını koparırsa Allah’ın laneti onun üzerine olur. Allah bu tür kimselerin ne yaptığı farzı nede nafileyi kabul eder.”
Amr b. Harîce -radıyallahu anh- Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte ve ona yakındı. Nebî -aleyhisselatu vesselam- devesinin üzerinde insanlara hutbe veriyordu de devenin salyası Amr'ın iki omuzun arasına akmakta idi. Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem-'in -bu hutbesinde- bazı hükümleri açıkladığını zikretmiştir. Bunlardan bazıları şunlardır: “Allah her hak sahibine hakkını vermiştir. (Mirastan) Hak sahibinin kendisinine farz olan payını ve nasibini beyan etmiştir. Dolayısıyla miras alacak olana vasiyet yoktur. Sonra Çocuk, yatağın sahibi olan erkeğe veya cariye ise efendisine nispet edilmez. Zina edenin mirastan hakkı yoktur. Yapmış olduğu fiile karşılık hüsran vardır. Had cezasını hak eder. Sonra insanın babasından başkasını intisap etmesinin yada kölenin kendini azat edenlerden başkasına kendisini intisap etmesinin haramlığını beyan etmiştir. Kim babası olmadığını bildiği halde babasından başkasına kendisini intisap ederse yada kendisini azat edenlerden başkasının kavmine intisap ederse Allah Teâlâ katından laneti hak etmiş olur. Allah -celle ve alâ- ondan ne bir farzı nede bir nafileyi kabul eder.