البحث

عبارات مقترحة:

القادر

كلمة (القادر) في اللغة اسم فاعل من القدرة، أو من التقدير، واسم...

القيوم

كلمةُ (القَيُّوم) في اللغة صيغةُ مبالغة من القِيام، على وزنِ...

Usâme b. Zeyd b. Hârise -radıyallahu anhuma-'dan merfû olarak rivayet edildiğine göre Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: «Kıyamet günü bir adam getirilir ve Cehennem ateşine atılır. Bağırsakları karnından dışarı çıkar ve onlarla birlikte değirmen döndüren merkep gibi döner durur. Cehennem halkı onun yanına toplanırlar ve derler ki: "Ey filân! Sana ne oldu? Sen iyiliği emredip kötülükten nehyetmez miydin?" O kişi de: "Evet, iyiliği emrederdim, fakat kendim yapmazdım, münkerden (kötülükten) nehyederdim, fakat kendim yapardım" der.»

شرح الحديث :

Bu hadiste, başkarına iyiliği emredip kendi yapmayan ve başkalarını kötülükten sakındırıp kendisi yapan kişi için çok kuvvetli bir uyarma (sakındırma) vardır. Böyle bir kimse olmaktan Allah'a sığınırız. Kıyamet günü melekler, bir adamı getirirler ve onu ateşe atarlar. Bu kimse, yumuşak bir şekilde değil de denize taşın atılması gibi atılır. Bu kuvvetli atılma sebebiyle bağırsakları dışarı çıkar. Eşeğin değirmende döndüğü gibi bağırsaklarıyla beraber döner. Cehennem ehli etrafına toplanırlar ve ona derler ki: "Ey filân! Sana ne oldu? Sen iyiliği emredip kötülükten nehyetmez miydin?" O kişi de bunu doğrulayarak: "Evet, iyiliği emrederdim, fakat kendim yapmazdım, münkerden (kötülükten) nehyederdim, fakat kendim yapardım" der. Bir kişinin üzerine farz olan şey, öncelikle onun kendi nefsinden başlayarak iyiliği emredip kötülüklerden sakındırmasıdır. Çünkü Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'den sonra senin üzerinde en çok hakkı olan kimse kişinin kendi nefsidir.


ترجمة هذا الحديث متوفرة باللغات التالية