القابض
كلمة (القابض) في اللغة اسم فاعل من القَبْض، وهو أخذ الشيء، وهو ضد...
Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi: Ey Allah'ın Rasûlü! Safiyye'nin şöyle şöyle oluşu sana yeter, dedim. -Ravilerden biri, bu sözle Âişe -radıyallahu anhâ-'nın onun kısa boylu oluşunu kastettiğini söylüyor-. Bunun üzerine Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-: "Ey Âişe! Öyle bir söz söyledin ki, eğer o söz denize karışsa idi onun suyunu bozardı" buyurdu.Âişe dedi ki, ben bir başka gün de kendisine bir insanın durumunu takliden hikâye etmiştim. Bunun üzerine de Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-: "Bana dünyanın en kıymetli şeylerini verseler, ben yine de bir insanı hoşlanmayacağı bir şekilde taklid edip anmayı kesinlikle istemem" buyurdu.
Âişe -radıyallahu anhâ- Safiyye -radıyallahu anhâ-'nın olmadığı bir yerde onun kusurundan ve ona kötü gelecek bir şekilde ondan bahsetti.O da: Safiyye -radıyallahu anhâ-'nın kısa boylu olmasıdır.Bu da onun Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem-'in önünde hakir görülmesi ve küçük düşürülmesi içindir.Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- de şöyle buyurdu: ''Şayet senin bu sözün denizin suyuna karışsa onun rengini,tadını ve kokusunu değiştirir.Bu da bu sözün büyüklüğü ve tehlikesinin büyüklüğündendir.Âişe -radıyallahu anhâ- dedi ki: Onu hakir görmek için -Ben de onun yaptığı gibi yaptım.-Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki: "Bana dünyanın en kıymetli şeylerini verseler bile onun bir kusurundan bahsetmek istemem.Yahutta onu küçümsemek ve hakir görmek için onun yaptığı gibi yaparak veya söylediğini söylemek istemem.