الإله
(الإله) اسمٌ من أسماء الله تعالى؛ يعني استحقاقَه جل وعلا...
En-Nu’mân Bin Beşîr -radıyallahu anh-’dan merfû olarak rivayet edildiğine göre Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: «Şüphesiz helal de apaçık bellidir, haram da apaçık bellidir. Bu ikisinin arasında, insanların birçoğunun (helal mi, haram mı olduğunu) bilmediği şüpheli şeyler vardır. Her kim şüpheli şeylerden sakınırsa, dini ve ırzı (şeref ve haysiyeti) lehine korunmuş olur. Kim de şüpheli şeylere düşerse, harama düşmüş olur. Tıpkı yasak bölge çevresinde (koyunlarını) otlatan çobanın o yasak bölgede güttüklerinin otlayarak sınıra yaklaşması gibi. Şunu bilin ki, her bir hükümdarın bir yasak bölgesi vardır. Unutmayın ki, Allah’ın yasak arazisi de haram kıldığı şeylerdir. Şunu iyi bilin ki, insan vücudunda küçücük bir et parçası vardır. Eğer bu et parçası iyi olursa, bütün vücut iyi olur. Eğer o bozulursa, bütün vücut bozulur. İşte bu et parçası kalptir.»
Şüphesiz ki Allah -Azze ve Celle-'nin ve Rasûlünün helal ve haram kıldıklarının her biri apaçık belirtilmiştir. Müslümanın şüpheli şeylere düşmesinden korkulur. Kim bu şüpheli şeyleri terk ederse, harama düşmekten dinini uzak tutmuş olur. Aynı şekilde bu şüpheli şeyi işlediğinden dolayı insanların onu ayıplayarak konuşmasından ırzını/şerefini korumuş olur. Şüpheli şeylerden kaçınmayan, kendisini haramı işlemeye ya da insanların onun gıybetini yapmalarına ve ırzına zarar vermelerine sebebiyet vermiş olur. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şüpheli şeyleri yapan kimse için şu örneği vermiştir: Sahibinin etrafını çevirdiği arazinin yakınında develerini ya da koyunlarını otlatan çoban gibidir. Bu çobanın hayvanları etrafı çevrili olan araziye yakın olduğu için bu araziden otlamasından korkulur. Aynı şekilde şüpheli şeyleri işleyen de böyledir. Onun (şüpheli şeylere düşerek) apaçık haram olan şeylere yaklaşıp, harama düşmesinden korkulur. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- açıktan işlenen amellerin, gizli amellerin sahih olup olmadığına delalet ettiğine işaret etmiştir. Bedende bir et parçası olacağını, onun iyi olmasıyla bütün bedenin iyi, bozuk olmasıyla da bütün bedenin bozuk olacağını beyan etmiştir (ki o kalptir).