الأعلى
كلمة (الأعلى) اسمُ تفضيل من العُلُوِّ، وهو الارتفاع، وهو اسمٌ من...
Zeyd b. Erkam -radıyallahu anh-'den merfû olarak rivayet olunan bir hadiste Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şöyle dua ettiği aktarılmaktadır: «Allah’ım! Acizlikten, tembellikten, cimrilikten, ihtiyarlıktan, kabir azabından sana sığınırım. Allah’ım! Nefsime takva ver, nefsimi temizleyip, arındır. Sen temizleyenlerin en hayırlısısın. Sen o nefsin dostu ve mevlâsısın. Allah’ım! Faydasız ilimden, korkmayan kalpten, doymayan nefisten ve kabul olunmayan duadan sana sığınırım.»
İstiâze/sığınma kalbî ibadetlerden biridir. Sadece yüce Allah’a sarf edilir. Acizlik, tembellik bir birine yakın kardeş ifadeler olup, dünya ve ahrete giden hayır yollarını kesip, engel olurlar. Acziyet ve tembellik gevşek ve özentisiz olmaktır. Kulun bir iş yapmasına engel olan şeye tembellik denir. Yüce Allah münafıkları şöyle nitelemektedir: “Namaz için kalktıklarında tembelce kalkarlar.” Zira onların imanı zayıf, kalpleri hastalıklıdır. Tembellik ancak hasta olan bir nefiste bulunur. Kulun bir iş yapmasına ve ona güç yetirememesine sebep olan şey acziyettir. Bu hasletten Allah’a sığınırız. “Cimrilik” Servetini sıkıca tutup, hayırlı ve faydalı işlerde harcamamaktır. Nefis daima servet toplayıp, biriktirmeye eğilimlidir. Yüce Allah’ın emrettiği yerlere harcamamayı sever. “Yaşlılık” İnsan ömrünün, en verimsiz çağına ulaşıp, güçsüz kuvvetsiz kalıp, aklını yitirmesi, enerjisini kaybetmesidir. Bu yaşta insan ne dünya ne de ahireti için hayırlar yapabilir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Kime uzun ömür verirsek, onu yaratılış itibariyle tersine çeviririz (gücünü azaltırız). ” “Kabir azabından” Kabir azabı haktır. Bu konuda Ehlisünnet ve’l-cemaat icma etmiştir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Onların arkasında, tekrar dirilecekleri güne kadar (devam edecek, dönmelerine engel) bir perde (berzah) vardır.” Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe, yahut cehennem çukurlarından bir çukurdur. Her namazda kabir azabından yüce Allah’a sığınmak sünnettir. Çünkü bu azap, büyük ve çetin bir azaptır. "Allah’ım! Nefsime takva ver.” Nefsimi emirlerini yerine getiren, yasaklarından kaçınan bir nefis kıl. Bir görüşe göre buradaki takva ifadesi fücur/kötülüklerin karşıt manasıolarak kullanılmıştır. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Sonra da ona iyilik ve kötülükleri ilham edene yemin ederim ki.” “Nefsimi temizleyip, arındır.” Tüm kötülüklerden arındır. “Sen temizleyenlerin en hayırlısısın.” Senden başka nefsimi arındıracak yoktur. Kimse buna güç yetiremez. Ancak senin gücün yeter. “Sen o nefsin dostusun” Yardımcısı ve ayakta tutanısın. “ve Mevlasısın.” Maliki ve nimetler bahşedenisin. “Allah’ım! Sana sığınıyorum” Sana sığınarak, senin koruman altına giriyorum. “Faydasız ilimden” Hiçbir faydası olmayan ilim ya da kulun kendisiyle amel etmediği ilimdir. Bu tür ilim kıyamet günü kişinin aleyhine delil olacaktır. Zira Nebi –sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır: «Kur’an lehine yahut aleyhine bir delil olacak.» Faydasız ilim iç ahlakı terbiye etmeyen ve böylece kişinin dışına güzel ameller olarak yansımayıp karşılığında sevap alınamayan ilimdir. “Korkmayan kalpten” Bu, Allah’ı zikrederken ve kelamını dinlerken korkmayan kalptir. Bu kalp katılaşıp, sertleşmiş bir kalptir. Kişiden, Rabbinden korkan, emirlerine karşı açık olan bir kalp sahibi olması istenir. Kalp kendisine nur bırakılmasına hazır hale gelmiş olması gerekir. Aksi takdirde bu kalp taşlaşmış olur. Bu tür kalpten Allah’a sığınmak gerekir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Kalpleri Allah'ı anmak hususunda katılaşmış olanlara yazıklar olsun.” “Doymayan nefisten” Fani olan dünyaya hırslı olan nefistir. Nefsin uzak emellere bağlanması, göz dikmesi ve arzulamasıdır. “Kabul olunmayan duadan sana sığınırım." Duanın reddolunmasına sebep olan sebeplerden, gazaba uğramaktan ve tart olunmaktan sana sığınırım. Duanın reddolunması demek dua edenin reddolunması anlamına gelir. Mümin kimsenin duası farklıdır. Asla reddolunmaz. Ya bu dünyada kabul olur. Yahut istediği şeyin bir benzeri, şer olan şey kendisinden uzaklaştırılır. Ya da kendisi için ahirete saklanır. Bu yüzden mümin bir kimsenin duası hiçbir zaman zayi olmaz. Kâfirin duası ise böyle değildir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Kâfirlerin duaları ise ancak bir sapıklık içindedir.”