الفتاح
كلمة (الفتّاح) في اللغة صيغة مبالغة على وزن (فعّال) من الفعل...
Es-Sâib b. Yezîd -radıyallahu anh- anlatıyor: "Bir gün Mescitte duruyordum. Birden adamın biri bana bir çakıl taşı artı. Hemen dönüp baktım. O kişi Ömer b. El-Hattab idi. Bana, 'Git şu iki adamı tut getir, dedi. Ben de gittim, onları tutup getirdim. Onlara 'Nerelisiniz?' diye sordu. Onlar da 'Taifli'yiz' diye cevap verdiler. Bunun üzerine Ömer onlara şöyle dedi: Eğer buralı/Medineli olsaydınız canınızı yakardım. Zira siz, Rasûlullah'ın mescidinde sesinizi yükseltiyorsunuz."
Es-Sâib b. Yezîd -radıyallahu anh- bizlere yaşadığı bir olayı anlatıyor. İki adam Allah Rasûlü –sallallahu aleyhi ve sellem-’in mescidinde yüksek sesle konuşmaktadır. Ömer b. El-Hattab onları duyunca Es-Sâib b. Yezîd -radıyallahu anh-’a çakıl taşı atar. Böyle yaparak, kendisinden o iki adamı yanına getirmesini talep etmektedir. Es-Sâib b. Yezîd -radıyallahu anh- devamla şöyle demektedir: “Ben de gittim, onları tutup getirdim. Ömer onlara 'Nerelisiniz?' diye sordu. Onlar da 'Taifli'yiz' diye cevap verdiler. Bunun üzerine Ömer “Eğer buralı/Medineli olsaydınız canınızı yakardım. Zira siz, Rasûlullah'ın mescidinde sesinizi yükseltiyorsunuz.” Dedi. Yani sizler şayet Medineli olsaydınız Mescid-i Nebevi'de yüksek sesle konuşmanızdan dolayı sizi cezalandırırdım. Ne var ki, buralı olmadığınız ve konuyu bilmediğiniz için sizleri mazur görmekteyim, manasına gelmektedir. Zira o iki adamın konumunda olan kimseler dini hükümlerin bazılarını bilmeyebilirler.