القهار
كلمة (القهّار) في اللغة صيغة مبالغة من القهر، ومعناه الإجبار،...
''Cemaat Küba'da sabah namazını kılarken aniden onlara biri gelip: Gerçekten bu gece Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem-'e Kur'an indirildi ve Kâbe’ye doğru dönmesi emrolundu. Dolayısıyla siz de Kâbe’ye dönün!'' dedi. Bu sırada Kubalıların yüzleri, Şam bölgesine doğru bulunuyordu. Bu ifade üzerine derhal Kâbe’ye döndüler.''
Sahabelerden biri Medine'nin açıklarında olan Kubâ mescidine doğru çıktı.Kuba ehline kıblenin nesh olduğu haberini ulaşmamış olarak buldu.Hala birinci kıbleye doğru kılıyorlardı.Onlara kıbleyi Kâbe'ye doğru çevirmeleri haberini verdi.Şüphesiz ki bu konuda Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem-'e Kur'an inmiş -Allah Teâlâ'nın şu sözüne işaret ediyordu: (Ey Muhammed!) Biz senin yüzünün göğe doğru çevrilmekte olduğunu (yücelerden haber beklediğini) görüyoruz. İşte şimdi, seni memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. (Ey müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzlerinizi o tarafa çevirin. Şüphe yok ki, ehl-i kitap, onun Rablerinden gelen gerçek olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yapmakta olduklarından habersiz değildir.)Bakara: 144. Ayet.-Sallallahu aleyhi ve sellem- kıbleye yöneldi.Fıkhetmelerinden,hemen ve doğru anlayışlarından Beyti'l-Makdis'ten -birinci kıbleleri olan- ikinci kıbleleri olan Ka'be'yi Müşerrefe'ye döndüler.