الأحد
كلمة (الأحد) في اللغة لها معنيانِ؛ أحدهما: أولُ العَدَد،...
Ebû Cuhayfe Vehb b. Abdullah es-Suvâî -radıyallahu anh- şöyle dedi: Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in yanına geldim ve O'nu deriden yapılmış kırmızı çadırında gördüm. Bilâl, elinde Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-’in abdest aldığı su kabı ile çadırdan çıktı. Sahâbilerden bazısı o su ile vücudunu ıslatıyor, bazısı da avuçla alıyorlardı. O esnada Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- üzerinde kırmızı bir elbise ile dışarı çıktı. Bembeyaz baldırları hâlâ gözümün önündedir. Sonra abdest aldı, Bilâl ezan okudu. Ben de şuraya ve şuraya, yani sağa ve sola dönerken, Bilâl’in ağzını takip etmeye başladım. Hayye ale’s-salâh, hayye ale’l-felâh diyordu. Sonra Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in önüne sütre olarak ucu sivri demirli kısa bir mızrak dikildi. Peygamberimiz öne geçip öğle namazını iki rekat kıldırdı. Medineye dönünceye kadar iki rekat kılmaya devam etti.
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-, Mekke’nin en yüksek bölgesi Ebtah denilen yerde konaklıyordu. Bilâl, elinde Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-’in abdest aldığı su kabı ile çadırdan çıktı. İnsanlar bu suyla teberrük etmeye başladılar ve Bilal de buna izin verdi. Ebu Cuheyfe şöyle dedi: Bilâl’in ağzını takip etmeye başladım. İnsanların duyması için "Hayye ale’s-salâh, hayye ale’l-felâh" dediğinde başını sağa sola çeviriyordu. Bu iki cümle namaza gelmeye teşvik etmeyi içerir. Sonra Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in kılacağı namazda O'na sütre olması için yere küçük bir mızrak dikildi. Öğleni iki rekat olarak kıldı. Sonra Medine'ye dönene kadar seferi olduğu için dört rekatlık namazları iki rekat olarak kılmaya devam etti.