البحث

عبارات مقترحة:

العظيم

كلمة (عظيم) في اللغة صيغة مبالغة على وزن (فعيل) وتعني اتصاف الشيء...

المقدم

كلمة (المقدِّم) في اللغة اسم فاعل من التقديم، وهو جعل الشيء...

الباسط

كلمة (الباسط) في اللغة اسم فاعل من البسط، وهو النشر والمدّ، وهو...

Abdullah b. Ömer -radıyallahu anhumâ- merfu olarakanlatıyor: «Allah, bir kavme azap etmek istediğinde o kavim içerisinde bulunan (iyi-kötü) her ferde azap isabet ettirir. Sonra (kıyamet gününde) herkes kendi ameline göre diriltilir.»

شرح الحديث :

«Allah, bir kavme azap etmek istediğinde» yani, Allah, bir kavme kötü amelleri sebebi ile azap etmek istediği zaman, «O kavim içerisinde bulunan her ferde azap isabet ettirir.» yani kötü ameli işleyen kimselerin görüşü üzere olmasalar dahi o toplulukta bulunan herkese bu azabı isabet ettirir ve kötülüğün ortaya çıkması ve masiyetin ilan edilmesi sebebi ile hepsini helak eder. «Sonra herkes kendi ameline göre diriltilir.» yani, sonra her ferd ameline göre diriltilir. Ameli salih/iyi olan bir kimse ise onun akibeti de iyi olur. Yok eğer ameli kötü olan bir kimse ise o takdir de onun akibeti de kötü olur. (Dünyada) gerçekleşen bu azap, salih kimseler için bir temizlenme, fasık kimseler için de bir cezalandırmadır. Onların, amellerine göre diriltilmeleri adaletin bir gereğidir. Salih kimseler, amellerinin karşılığını ahirette alacaklardır. Dünyada her ne kadar azap onlara isabet etmiş olsa da bu, onlar için işledikleri günahlara karşı bir kefarettir. Zulmeden kimselere dünyada gönderilen azaba gelince, bu azap, onlarla birlikte olan herkesi içerisine alır. Zulmedenler, aldatmalarına karşılık olarak azap edilirler. Sonra kıyamet günü, onlardan her bir kimse ameline göre diriltilir.


ترجمة هذا الحديث متوفرة باللغات التالية