القهار
كلمة (القهّار) في اللغة صيغة مبالغة من القهر، ومعناه الإجبار،...
Âliye bint Sübey -radıyallahu anhâ-’dan rivayet ediyor: "Uhud'da bana ait bir koyun (sürüsü) vardı. Onlara kıran girdi (de pek çoğu öldü). Bunun üzerine Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-’in hanımı Meymûne'ye gidip bu durumu kendisine anlattım. Meymûne -radıyallahu anhâ- da bana: Onların derilerini alıp onlardan yararlanmalıydın, dedi. (Kendisine): Bu helâl midir? dedim. Kureyş'ten bazı kimseler kendilerine ait bir koyunu eşek (sürür) gibi sürüyerek Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in yanına geldiler. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- onlara: «Derisini almalı (ve tabakladıktan sonra ondan yararlanmalı) idiniz.» buyurdu. (Onlar bu sözü işitince;) O bir leştir, (onun derisinden nasıl yararlanabiliriz)? dediler. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- de: «O deriyi su ve mazı temizler.» karşılığını verdi.
Âliye Bint Sübey -radıyallahu anhâ- hastalık yahut başka bir sebep ile koyunlarının öldüğünü sonra bunu gidip Meymûne-radıyallâhu anhâ-’ya haber verdiğini ve Meymûne’nin de ona koyunların derilerinden istifade etmeyi işaret ettiğini haber vermiştir. Âliye, ölümünden sonra bunun derisinden istifade etmek caiz midir? diye sormuş, Meymune -radıyallahu anhâ- da evet, bu caizdir, demiş ve bu sözüne bunun benzeri olan bir kıssayı delil getirmiştir ki Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'e bazı kimseler kendilerine ait bir koyunu eşek (sürür) gibi sürüyerek gelmişler. Yahut büyüklüğü sebebi ile bu şekilde yapmışlar. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- onlara; bunu tamamen atmak yerine, «Derisini almalı (ve tabakladıktan sonra ondan yararlanmalı) idiniz.» deyince (Onlar) O bir leştir, demişlerdir. Onlar sanki Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-’in onun ölü olduğunu bilmediğini ve leşin hiçbir yerinden istifade edilmeyeceğini zannetmişlerdir. Bunun üzerine Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- onlara o ölü hayvanın derisinin su ve mazı ile tabaklanarak temizleneceğini haber vermiştir ki bu madde pis olan bu şeyi temiz hale getirir.