البحث

عبارات مقترحة:

المحيط

كلمة (المحيط) في اللغة اسم فاعل من الفعل أحاطَ ومضارعه يُحيط،...

الفتاح

كلمة (الفتّاح) في اللغة صيغة مبالغة على وزن (فعّال) من الفعل...

الوتر

كلمة (الوِتر) في اللغة صفة مشبهة باسم الفاعل، ومعناها الفرد،...

Âişe -radıyallahu anha-'ya bir dilenci uğramış da o dilenciye bir (ekmek) par­çacı) vermiş. (Daha sonra) yanına, üzerinde bir elbise ve iyilik alameti bu­lunan bir kimse daha uğramış. Bunun üzerine o adamı (layık olduğu bir ye­re) oturtmuş (ve kendisine bir takım yiyecekler ikram etmiş, adam da kendisine ik­ram edilen yiyecekleri) yemiş. (Daha sonra oradan uzaklaşıp gitmiş. Adam oradan ayrılınca) bu durum Âişe'ye sorulmuş (Âişe de) şu cevabı vermiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bizlere: «İnsanları (layık oldukları) makamlarına oturtu­nuz.» diye emretti.

شرح الحديث :

Bu hadiste Âişe -radıyallahu anha-'ya iki adam uğradığından bahsetmektedir. Birincisine bir ekmek parçası ve benzeri şey vermiştir. Ancak ikinci adamın hali daha iyidir. Ona ikram etmiş ve daha çok önem vermiştir. Âişe -radıyallahu anha-'ya niçin bu iki adama farklı muamele ettin? Birinci gelene bir parça ekmek verdin, ikincisini ise oturtup yemek ikram ettin? denildiğinde, Âişe -radıyallahu anhâ,- Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- herkese din, ilim ve şerefteki makamlarına yaraşır şekilde muamele etmemizi emretti diye cevap vermiştir. Ancak bu hadis zayıftır. Hadiste gelen şeylere özen göstermekte bir mani yoktur. Çünkü adap ile ilgilidir.


ترجمة هذا الحديث متوفرة باللغات التالية