الرحيم
كلمة (الرحيم) في اللغة صيغة مبالغة من الرحمة على وزن (فعيل) وهي...
Ebu Hureyre –radıyallahu anh-’dan merfû olarak rivayet edildiğine göre: «İmam ancak kendisine uyulsun diye imamdır. Bu sebeple o tekbir alınca siz de tekbir alınız. Rükûa varınca, siz de rükû yapınız. "Semiallahu li men hamideh" derse, siz de "Rabbena leke’l-hamd" deyiniz. O secde ederse siz de secde edin. O oturarak namaz kılarsa, siz de birlikte oturarak namaz kılın.»
Bu hadiste imama uyan kişinin nasıl uyacağı ve onu nasıl takip edeceği anlatılmaktadır. Nebi –sallallahu aleyhi ve sellem- cemaat için bir kişinin imam yapılmasının hikmetine irşad etmiştir. Bu hikmet, (cemaatin) ona uyması takip etmesidir. Namazdaki fiillerden hiç birinde imama ters hareket etmez. İmamın namaz içindeki geçişleri düzenli bir şekilde takip edilir. Tekbiratü’l-ihram alırsa (namaz için ilk tekbiri) siz de öyle tekbir getirin. Eğer Rükûa giderse siz de ondan sonra rükûa gidin. Eğer size muhakkak ki Allah ona hamd edene icabet eder. Bu sözünde olduğu gibi: «Semiallahu limen hamideh» derse. Allah kendisine hamd edeni işitti. Allah Teâlâ’ya şu sözünüzle hamd edin. «Rabbena leke’l-hamd deyiniz.» Rabbimiz hamd sanadır. Eğer secde ederse onu takip ediniz ve secde ediniz. Eğer kalkmaya gücü yetmediği için oturarak namaz kılarsa, ayakta durmaya gücünüz yettiği halde (mütâbeati’l-imam) imama uymayı yerine getirmek için oturarak kılın.