البارئ
(البارئ): اسمٌ من أسماء الله الحسنى، يدل على صفة (البَرْءِ)، وهو...
Ziyâd İbnu'l-Hâris es-Sudâî -radıyallahu anh- anlatıyor: "Sabah ezanının ilk vakti girince, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bana emretti, ben de ezan okudum ve: "Kamet de getireyim mi ey Allah'ın Rasûlu?" diye sordum. (Soruma hemen cevap vermeyip) doğu tarafina, fecre bakmaya başladı ve: «Hayır!» dedi. Ne zaman ki şafak söktü. Nebi -sallallahu aleyhive sellem- (bineğinden) indi, abdest bozdu. Sonra bana doğru geldi. (Bu ara ashabı da toplandı. Abdestini aldı. Bilal -radıyallahu anh-, kamet okumak istedi. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: «Sudâi'nın kardeşi ezan okudu, ezanı okuyan kameti getirsin!» dedi. Sudâî -radıyallahu anh- dedi ki: Ben de kamet getirdim.''
Bu hadis-i şerif, kim ezan okuduysa onun kamet getirmeyi daha çok hak ettiğini açıklıyor. Keza imamın kamet vaktinin sahibi olduğunu da açıklıyor. Ancak bu hadis zayıftır. Ezanı okuyandan başka bir kişi kamet getirse bunda bir beis yoktur. Ancak mescidin sürekli bir imamı ve müezzini varsa Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şu sözü gereğince kimsenin onların işine karışma hakları yoktur. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: «İmamlık yapmak isteyen adam, başkasının mülkü ve tasarrufunda olan yerde imamlık yapmasın; aynı zamanda izni olmadan başkasının evinde ve ikram ettiği sofrasına ancak sahibinin izniyle otursun.» Müslim rivayet etmiştir.