الفتاح
كلمة (الفتّاح) في اللغة صيغة مبالغة على وزن (فعّال) من الفعل...
Sonra (Allah) bu darlık ve kederin ardından güven ve sekinet indirdi. Sizden bir grubu -onlar Allah'ın vaadine güvenenlerdir- kalplerindeki güven ve sekinetten dolayı uyuklama bürüdü. Bir diğer topluluk güven ve uyuklamaya nail olamadı. Onlar yalnızca kendi selametlerini önemseyen münafıklardan başkası değildi. Onlar endişe ve korku içindeydi. Allah'ın kadrini hakkıyla bilemeyen cahiliye ehlinin zannı gibi Allah hakkında suizanda bulunarak Allah'ın Rasûlüne yardım etmeyeceği ve kullarını desteklemeyeceği zannına kapıldılar. Allah hakkındaki cehaletlerinden dolayı o münafıklar şöyle dedi: "Savaşa çıkmak için bir görüş bildirmedik, eğer bize kalsaydı savaşmak için çıkmazdık." -Ey Peygamber!- Cevap olarak onlara de ki: “Bütün iş, Allah’ındır. O dilediğini takdir eder, dilediği gibi hükmeder ve O sizin çıkmanızı da takdir edendir." Münafıklar suizanlarını ve şüphelerini içlerinde gizliyor, sana belli etmiyor ve şöyle diyorlardı: "Eğer (savaşa) çıkma konusunda bizim bir görüşümüz olsaydı burada öldürülmezdik." -Ey Peygamber!- Onlara cevap olarak de ki: Eğer savaş meydanından ve ölümden uzak evlerinizde olsaydınız Allah'ın ölümünü yazdığı kişi öldürüleceği yere doğru çıkıp gidecekti. Allah, bunu göğüslerinizdeki niyet ve kastı denemek, kalplerinizdeki iman ve nifakı ayırdetmek için yaptı. Allah, kullarının göğüslerinde olanı hakkıyla bilendir. Kalplerdeki hiçbir şey O'na gizli kalmaz.