الولي
كلمة (الولي) في اللغة صفة مشبهة على وزن (فعيل) من الفعل (وَلِيَ)،...
Bu hususta benzer bir açıklama Bakara Suresi'nin başında zikredilmiştir.
-Ey Rasûl!- Sana indirilen bu ayetler, hikmet ile konuşan kitabın ayetleridir.
O; amellerini en iyi şekilde yapan, Rablerinin ve onun kullarının haklarını yerine getirenler için bir hidayet ve rahmettir.
Onlar namazlarını en mükemmel şekilde eda eden ve mallarının zekâtını veren kimselerdir. Ve onlar ahirette yeniden dirilmeye, hesaba çekilmeye, sevaba ve cezaya kesin olarak iman ederler.
İşte bu özellikler ile vasıflandırılan kimseler, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler. Ve onlar talep ettiklerini elde ederek ve korktukları şeyden uzak olarak kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
İnsanlardan bazıları -Nadr b. Hâris- gibi insanları Allah'ın dininden çevirmek için ilimsizce boş sözler seçerler. Allah'ın ayetlerini eğlence edinip onlarla alay ederler. Bu özelliklerle vasıflanan kimseler için ahirette alçaltıcı bir azap vardır.
Ona ayetlerimiz okunduğunda sanki onu duymuyormuş gibi kibirlenerek dinlemeden arkasını döner. Sanki kulaklarında sesleri duymaya karşı sağırlık vardır. -Ey Rasûl!- Onu, bekleyen elem dolu bir azap ile müjdele.
Şüphesiz ki Allah'a iman eden ve salih amel işleyenler için Naim Cennetleri vardır. Orada Allah'ın onlar için hazırladığı nimetlerden bol bol istifade ederler.
Orada (ebedî) kalacaklardır. Bu, üzerinde şüphe olmayan hak bir vaaddir. Allah -Subhanehu ve Teâlâ- hiç kimsenin kendisiyle mücadele edemeyeceği mutlak galiptir. Yaratmasında, takdir etmesinde ve din olarak hüküm koymasında hikmet sahibidir.
Allah -Subhanehu ve Teâlâ- gökleri direksiz bir şekilde yarattı. Yeryüzüne de sabit dağlar yerleştirdi ki sarsılmayasınız. Yeryüzüne çeşit çeşit hayvanlar yaydı. Gökten yağmur suyunu biz indirdik. Bunun akabinde yeryüzünde insanların ve hayvanların faydalanması için hoş manzarası olan her çeşit bitki bitirdik.
Bu zikredilenler Yüce Allah'ın yarattıklarıdır. -Ey müşrikler!- Allah'ı bırakıp da taptıklarınız neler yarattı gösterin bana? Hayır! Zalimler, haktan uzak apaçık bir sapıklık içindedirler. Öyle ki, onlar hiçbir şey yaratamayan ve kendileri yaratılmış olan şeyleri Rablerine ortak koşuyorlar.
Andolsun biz, Lokman'ı dinde fıkıh sahibi ve işlerde doğru karar veren birisi kıldık. Ona şöyle buyurduk: -Ey Lokman!- İtaatine seni muvaffak kılma nimetinden dolayı Rabbine şükret. Kim Rabbine şükrederse, bu şükrü kendisine fayda sağlar. Allah, kulunun şükretmesinden müstağnidir. Kim Allah'ın kendisine bahşettiği nimetine nankörlük edip, Allah -Subhanehu ve Teâlâ-'yı inkâr ederse, bu küfrünün zararı kendisinedir. Allah'a hiçbir şekilde zarar veremez. O, bütün mahlûkatından müstağnidir, her halükârda övülmeye layıktır.
-Ey Rasûl!- Hani Lokman'ın oğluna, hayırda teşvik ederken ve şerden sakındırırken söylediklerini hatırla! "Ey Yavrucuğum! Allah ile birlikte başkasına ibadet etme. Allah ile başkasına yapılan ibadet büyük bir zulümdür. Kişinin işlediği en büyük günahtır. Zira bu günâh ebedi olarak Cehennem'de kalmaya götürür."
İnsana, Allah'a masiyet olmayan hususlarda ana-babasına itaat edip, onlara iyilikte bulunmasını emrettik. Annesi onu karnında meşakkat üstüne meşakkatle taşımıştır. Sütten kesilmesi de iki yıl içindedir. İnsana şöyle buyurduk: "Allah'ın sana bahşetmiş olduğu nimetlerden dolayı O'na şükret. Sonra da seni yetiştirip özen göstermelerinden dolayı ana-babana teşekkür et. Dönüş ancak banadır. Herkese, hak ettiğinin karşılığını vereceğim."
Eğer ana-baban, Allah'a ortak koşman konusunda seni zorlarlarsa, asla bu hususta onlara itaat etme. Çünkü Allah'a isyanın söz konusu olduğu yerde kula itaat yoktur. İyilik, güzellik ve onlarla olan bağlarını gözeterek dünyada onlarla iyi geçin. Tevhit ve itaat ile bana yönelenlerin yoluna uy. Sonra kıyamet günü hepinizin dönüşü yalnız banadır. Size dünyada yapmış olduğunuz amelleri haber vereceğim. Bunların karşılığını size vereceğim.
Ey Oğlum! İyilik ya da kötülük, hardal tanesi kadar küçük dahi olsa ve bu ister hiçbir kimsenin görmediği bir kayanın içinde ya da gökyüzünün herhangi bir yerinde veyahut da yeryüzünde olsa; Yüce Allah bunu kıyamet günü getirecektir. Bunun karşılığını kuluna verecektir. Şüphesiz Allah Latîf'tir, ince ayrıntılar bile O'na gizli kalmaz. Eşyanın hakikatinden ve yerinden hakkıyla haberdardır.
"Ey Yavrum! Namazı eksiksiz olarak tam bir şekilde eda et. İyiliği emret ve münkerden sakındır. Eğer bu hususta sana bir kötülük isabet ederse de ona sabret. Bu emredildiğin hususlar, Yüce Allah'ın sana yapmanı emrettiği şeylerdir. Bunları yapıp yapmamakta seçme hakkın yoktur."
Kibirlenerek insanlardan yüz çevirme. Kendini beğenmiş bir şekilde yeryüzünde yürüme. Şüphesiz Allah; böbürlenerek yürüyen, kendisine verilen nimet ile insanlara karşı büyüklük taslayıp övünen ve bu nimetlerden dolayı Allah'a şükretmeyen hiçbir kimseyi sevmez.
Yürüyüşün çok yavaş ile hızlı olmak arasında ağırbaşlı bir yürüyüş olsun. Sesini alçalt, eziyet verecek derecede yükseltme. Şüphesiz seslerin en çirkini yüksek olmasından dolayı eşeklerin sesidir.
-Ey İnsanlar!- Yüce Allah'ın göklerdeki; Güneş, Ay ve yıldızları, aynı zamanda yeryüzünde hayvan, ağaç ve bitkileri hizmetinize sunduğuna şahit olup görmez misiniz? Güzel şekil ve iyi görünümlü açıkça görülen nimetlerini, akıl ve ilim gibi soyut olan nimetlerini sizin üzerinize tamamlamıştır. Bu nimetleri bahşetmiş olmasına rağmen insanlardan bazıları Allah'ın vahyine dayanmadan, ilimsizce ya da kendisine ışık tutacak akıl yahut Allah katından indirilen açık bir kitap olmadan Allah'ın tevhidi hakkında tartışırlar.
Allah'ın birliği hususunda tartışan bu kimselere, "Allah'ın Rasûlüne indirdiği vahye tabi olun" denildiğinde, Onlar da şöyle cevap verirler: "Ona tabi olmayız. Bilâkis ilahlarımıza ibadet ederken bulduğumuz atalarımıza tabi oluruz." Şayet Şeytan onların atalarını Şeytan -yoldan çıkarıp putlara ibadet ederek- kıyamet günü Cehennem'e davet ediyor olsa bile mi?
Kim ihlaslı bir şekilde ibadet ederek ve amelini en güzel şekilde yaparak Yüce Allah'a yönelirse; kurtuluşa ermesi umulan en sağlam kulpa sarılmış olur ki, tutmuş olduğu şeyin kopmasından korkmaz. İşlerin akıbeti yalnızca Allah'a varır. Allah, herkese hak ettiğinin karşılığı verecektir.
-Ey Rasûl!- Kim Allah'a (iman etmeyip) küfrederse, onun küfrü seni üzmesin. Kıyamet günü onların dönüşü ancak bizedir. Dünyada işlemiş oldukları günahları onlara haber vereceğiz. Yaptıkları tüm amellerin karşılığını da vereceğiz. Şüphesiz Allah, kalplerde olanı hakkıyla bilir. Onda olan hiçbir şey O'na gizli kalmaz.
Dünyada vermiş olduğumuz lezzetlerden az bir zaman onları faydalandırırız. Sonra kıyamet günü onları çetin bir azaba; Cehennem azabına sürükleriz.
-Ey Rasûl!- "Bu müşriklere, gökyüzünü ve yeryüzünü kim yarattı?" diye sorsan, onlar: “Allah” diyeceklerdir. De ki: "Size delili gösteren o Allah'a hamdolsun. Bilâkis onların çoğu cahil oldukları için hamd edilmeyi, kimin hak ettiğini bilmiyorlar."
Yaratma, sahip olma ve yönetme bakımından göklerde ve yerdeki her şey Allah'a aittir. Şüphesiz Yüce Allah, bütün kullarından müstağnidir, dünya ve ahirette övülmeye layıktır.
Eğer yeryüzündeki ağaçlar kesilip kalem haline getirilse, deniz de mürekkep olsa ve buna yedi deniz daha eklense, Yüce Allah'ın sözlerinin, sonsuz olmasından dolayı (yazmakla) bitip tükenmezdi. Şüphesiz ki Allah; Azîz'dir, kimse O'na galip gelemez. Yaratmasında ve idare etmesinde hikmet sahibidir.
-Ey İnsanlar!- Yaratılmanız, kıyamet günü hesap ve karşılık için yeniden diriltilmeniz, kolaylık bakımından ancak bir insanın yeniden yaratılıp diriltilmesi gibidir. Şüphesiz Yüce Allah; hakkıyla işitendir, bir sesi işitmesi başka bir sesi işitmesine mani olmaz. O; hakkıyla görendir, bir şeyi görmesi başka bir şeyi görmesine mani olmaz. İşte böyle bir insanı yaratması ve yeniden diriltmesi, başka bir insanı yaratıp diriltmesine mani değildir.
Yüce Allah'ın gündüzü arttırmak için geceden kısalttığını, geceyi uzatmak için gündüzden kısalttığını, Güneş ve Ay'ın yörüngesini takdir ettiğini görmez misin? Öyle ki, her biri kendi yörüngesinde belirli bir vakte kadar akıp gider. Şüphesiz Yüce Allah, bütün yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. Yaptıklarınızdan hiçbir şey O'na gizli kalmaz. Ona karşılık olarak sizi mükâfatlandıracaktır.
İşte bu yönetme ve takdir etme, Yüce Allah'ın hakkın ta kendisi olduğuna şahitlik eder. O; zatında, sıfatlarında ve fiillerinde hak olandır. Müşriklerin O'ndan başka ibadet ettikleri ise aslı olmayan batılın ta kendisidir. Şüphesiz Yüce Allah; zatı, galip gelmesi ve yüceliği ile bütün mahlûkatın üstünde olandır. O'ndan daha üstün kimse yoktur. O her şeyden büyüktür.
Gemilerin denizde Allah -Subhanehu ve Teâlâ-'nın kudret ve lütfu ile yüzüp gitmekte olduğunu görmez misin? -Ey İnsanlar!- Bu, size kudretine ve lütfuna delalet eden ayetlerinden bazısını göstermek içindir. Şüphesiz bunda kendisine isabet eden sıkıntıya hakkıyla sabreden, kendisine verilmiş olan nimetlere hakkıyla şükreden kimse için Allah'ın kudretine delalet eden deliller vardır.
Onları her yönden dağlar gibi dalgalar ve bulutlar kuşattığında, ibadeti ve duayı yalnızca Allah'a has kılarak O'na yalvarırlar. Allah, onların duasına icabet edip onları karaya çıkarıp boğulmaktan selamette kıldığında, onlardan bazısı üzerine gerekli olan şükrü tam manası ile yerine getirmemiş, bazısı da Allah'ın nimetine nankörlük etmiştir. Ayetlerimizi ancak vefasız olan -kendisini kurtardığında Allah'a şükredenlerden olacağına dair söz veren kimse - Allah'ın nimetlerine nankörlük eden, kendisine nimetleri ile rızık veren Rabbine şükretmeyen kimse inkâr eder.
Ey İnsanlar! Emirlerini yerine getirerek ve yasaklarından sakınarak Rabbinizden korkun. Babanın evladı, evladın da babası için hiçbir fayda veremeyeceği o günün azabından korkun. Yüce Allah'ın, kıyamet günü karşılıkları verme vaadi haktır, gerçekleşeceğinde hiçbir şüphe yoktur. Dünya hayatı içindeki şehvet ve eğlence sizi aldatmasın. Aynı şekilde Allah'ın sizi cezalandırmada acele etmemesi ve sizden azabı ertelemesi ile de Şeytan sizi kandırmasın.
Şüphesiz kıyamet saatinin ilmi yalnızca Allah'ın katındadır. Ne zaman kopacağını O bilir. Yağmuru ne zaman dilerse indirir ve rahimlerdeki erkek mi, dişi mi, mutlu mu, betbaht mı? Onu da bilir. Hiçbir nefis hayır mı, şer mi kazanacak, hangi yerde ölecek bilemez. Bilâkis bunların hepsini Yüce Allah bilir. Şüphesiz Allah, her şeyi hakkıyla bilen her şeyden hakkıyla haberdar olandır. Bundan hiçbir şey O'na gizli kalmaz.