المطفّفين

تفسير سورة المطفّفين

الترجمة التركية - مجمع الملك فهد

Türkçe

الترجمة التركية - مجمع الملك فهد

ترجمة معاني القرآن الكريم للغة التركية، ترجمها ممجموعة من العلماء، نشرها مجمع الملك فهد لطباعة المصحف الشريف بالمدينة المنورة، عام الطبعة 1422هـ. ملاحظة: ترجمات بعض الآيات (مشار إليها) تم تصويبها بمعرفة مركز رواد الترجمة، مع إتاحة الاطلاع على الترجمة الأص

﴿بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَيْلٌ لِلْمُطَفِّفِينَ﴾

Hilekârlara yazıklar olsun!

﴿الَّذِينَ إِذَا اكْتَالُوا عَلَى النَّاسِ يَسْتَوْفُونَ﴾

İnsanlardan alırken ölçüp tarttıklarında tam,

﴿وَإِذَا كَالُوهُمْ أَوْ وَزَنُوهُمْ يُخْسِرُونَ﴾

onlara vermek için ölçüp tarttıklarında ise noksan yapan.

﴿أَلَا يَظُنُّ أُولَٰئِكَ أَنَّهُمْ مَبْعُوثُونَ﴾

Onlar düşünmezler mi ki, diriltilecekler!

﴿لِيَوْمٍ عَظِيمٍ﴾

Büyük bir günde (hesap vermek için) öyle bir gün ki,

﴿يَوْمَ يَقُومُ النَّاسُ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ﴾

insanlar o günde âlemlerin Rabbinin huzurunda divan duracaklardır.

﴿كَلَّا إِنَّ كِتَابَ الْفُجَّارِ لَفِي سِجِّينٍ﴾

Doğrusu günahkârların yazısı, muhakkak Siccîn’de olmaktır.

﴿وَمَا أَدْرَاكَ مَا سِجِّينٌ﴾

Siccîn nedir, bilir misin?

﴿كِتَابٌ مَرْقُومٌ﴾

( o günahkarların yazısı ) Amellerin sayılıp yazıldığı bir kitaptır .

﴿وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ﴾

O gün vay haline yalancıların!

﴿الَّذِينَ يُكَذِّبُونَ بِيَوْمِ الدِّينِ﴾

Ki onlar, ceza gününü yalan sayarlar.

﴿وَمَا يُكَذِّبُ بِهِ إِلَّا كُلُّ مُعْتَدٍ أَثِيمٍ﴾

Onu ancak hükümleri çiğneyen ve günaha dalan kimseler yalanlar.

﴿إِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِ آيَاتُنَا قَالَ أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ﴾

Böyle birine âyetlerimiz okununca «Eskilerin masalları» derdi.

﴿كَلَّا ۖ بَلْ ۜ رَانَ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ مَا كَانُوا يَكْسِبُونَ﴾

Hayır! Bilakis onların işlemekte oldukları (kötülükler) kalplerini kirletmiştir.

﴿كَلَّا إِنَّهُمْ عَنْ رَبِّهِمْ يَوْمَئِذٍ لَمَحْجُوبُونَ﴾

Hayır! Onlar şüphesiz o gün Rablerinden (O'nu görmekten) mahrum kalmışlardır.

﴿ثُمَّ إِنَّهُمْ لَصَالُو الْجَحِيمِ﴾

Sonra onlar cehenneme girerler.

﴿ثُمَّ يُقَالُ هَٰذَا الَّذِي كُنْتُمْ بِهِ تُكَذِّبُونَ﴾

Sonra onlara: «İşte yalanlamış olduğunuz (cehennem) budur» denilir.

﴿كَلَّا إِنَّ كِتَابَ الْأَبْرَارِ لَفِي عِلِّيِّينَ﴾

Hayır! Andolsun iyilerin kitabı İlliyyûn'dadır.

﴿وَمَا أَدْرَاكَ مَا عِلِّيُّونَ﴾

İlliyyûn nedir, bilir misin?

﴿كِتَابٌ مَرْقُومٌ﴾

(O İlliyyûn'daki kitap) İçinde ameller kaydedilmiş bir kitaptır.

﴿يَشْهَدُهُ الْمُقَرَّبُونَ﴾

Kitabı, Allah’a yakın olanlar görür.

﴿إِنَّ الْأَبْرَارَ لَفِي نَعِيمٍ﴾

İyiler kesinkes cennettedir.

﴿عَلَى الْأَرَائِكِ يَنْظُرُونَ﴾

Onlar orada koltuklar üzerinde etrafa bakarlar.

﴿تَعْرِفُ فِي وُجُوهِهِمْ نَضْرَةَ النَّعِيمِ﴾

Onların yüzünde nimetlerin sevincini görürsün.

﴿يُسْقَوْنَ مِنْ رَحِيقٍ مَخْتُومٍ﴾

Kendilerine mühürlü hâlis bir içki sunulur.

﴿خِتَامُهُ مِسْكٌ ۚ وَفِي ذَٰلِكَ فَلْيَتَنَافَسِ الْمُتَنَافِسُونَ﴾

Onun içiminin sonunda misk kokusu vardır. İşte yarışanlar ancak onda yarışsınlar.

﴿وَمِزَاجُهُ مِنْ تَسْنِيمٍ﴾

Karışımı Tesnîm'dendir.

﴿عَيْنًا يَشْرَبُ بِهَا الْمُقَرَّبُونَ﴾

(O Tesnîm Allah'a) Yakın olanların içecekleri bir kaynaktır.

﴿إِنَّ الَّذِينَ أَجْرَمُوا كَانُوا مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا يَضْحَكُونَ﴾

Şüphesiz günahkârlar, (dünyada) iman edenlere gülerlerdi.

﴿وَإِذَا مَرُّوا بِهِمْ يَتَغَامَزُونَ﴾

Onlarla karşılaştıklarında kaş göz hareketiyle alay ederlerdi.

﴿وَإِذَا انْقَلَبُوا إِلَىٰ أَهْلِهِمُ انْقَلَبُوا فَكِهِينَ﴾

Ailelerine döndüklerinde, (alaylarından dolayı) keyiflenerek dönerlerdi.

﴿وَإِذَا رَأَوْهُمْ قَالُوا إِنَّ هَٰؤُلَاءِ لَضَالُّونَ﴾

Müminleri gördüklerinde: «Şüphesiz bunlar sapıtmış» derlerdi.

﴿وَمَا أُرْسِلُوا عَلَيْهِمْ حَافِظِينَ﴾

Halbuki onlar, müminleri denetleyici olarak gönderilmediler.

﴿فَالْيَوْمَ الَّذِينَ آمَنُوا مِنَ الْكُفَّارِ يَضْحَكُونَ﴾

İşte o gün (ahirette) de iman edenler kâfirlere gülerler.

﴿عَلَى الْأَرَائِكِ يَنْظُرُونَ﴾

Koltuklar üzerinde etrafa bakarlar.

﴿هَلْ ثُوِّبَ الْكُفَّارُ مَا كَانُوا يَفْعَلُونَ﴾

Kâfirler, yaptıklarının cezasını buldular mı! (Elbette buldular.)

الترجمات والتفاسير لهذه السورة: