الإنشقاق

تفسير سورة الإنشقاق

الترجمة التركية - شعبان بريتش

Türkçe

الترجمة التركية - شعبان بريتش

ترجمة معاني القرآن الكريم للغة التركية ترجمها شعبان بريتش. ملاحظة: ترجمات بعض الآيات (مشار إليها) تم تصويبها بمعرفة مركز رواد الترجمة، مع إتاحة الاطلاع على الترجمة الأصلية لغرض إبداء الرأي والتقييم والتطوير المستمر.

﴿بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ إِذَا السَّمَاءُ انْشَقَّتْ﴾

Gök yarıldığı,

﴿وَأَذِنَتْ لِرَبِّهَا وَحُقَّتْ﴾

Rabbine boyun eğdiği zaman, ki ona yaraşan da budur.

﴿وَإِذَا الْأَرْضُ مُدَّتْ﴾

Yeryüzü dümdüz edildiği,

﴿وَأَلْقَتْ مَا فِيهَا وَتَخَلَّتْ﴾

İçindekiler boşalıp, atıldığı zaman,

﴿وَأَذِنَتْ لِرَبِّهَا وَحُقَّتْ﴾

Ve kendisine yaraştığı gibi Rabbine boyun eğdiği zaman.

﴿يَا أَيُّهَا الْإِنْسَانُ إِنَّكَ كَادِحٌ إِلَىٰ رَبِّكَ كَدْحًا فَمُلَاقِيهِ﴾

Ey insan! Sen Rabbine kavuşuncaya kadar çalışıp çabalayacak, sonunda O'na kavuşacaksın.

﴿فَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِيَمِينِهِ﴾

Kimin kitabı sağından verilmişse,

﴿فَسَوْفَ يُحَاسَبُ حِسَابًا يَسِيرًا﴾

O, kolay bir hesapla hesap verecektir.

﴿وَيَنْقَلِبُ إِلَىٰ أَهْلِهِ مَسْرُورًا﴾

Ailesinin yanına sevinç içinde dönecektir.

﴿وَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ وَرَاءَ ظَهْرِهِ﴾

Kimin de kitabı arkasından verilmişse,

﴿فَسَوْفَ يَدْعُو ثُبُورًا﴾

Ölüp, yok olmayı çağıracak.

﴿وَيَصْلَىٰ سَعِيرًا﴾

Ve alevli ateşe girecektir.

﴿إِنَّهُ كَانَ فِي أَهْلِهِ مَسْرُورًا﴾

Nitekim o, ailesinin yanında neşeli idi.

﴿إِنَّهُ ظَنَّ أَنْ لَنْ يَحُورَ﴾

O, asla dönmeyeceğini sanıyordu.

﴿بَلَىٰ إِنَّ رَبَّهُ كَانَ بِهِ بَصِيرًا﴾

Elbette dönecekti! Senin Rabbin onu görendir.

﴿فَلَا أُقْسِمُ بِالشَّفَقِ﴾

Andolsun şafağa.

﴿وَاللَّيْلِ وَمَا وَسَقَ﴾

Geceye ve topladıklarına.

﴿وَالْقَمَرِ إِذَا اتَّسَقَ﴾

Dolunay halindeki Ay’a.

﴿لَتَرْكَبُنَّ طَبَقًا عَنْ طَبَقٍ﴾

Şüphesiz siz hâlden hâle geçeceksiniz.

﴿فَمَا لَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ﴾

Onlara ne oluyor da iman etmiyorlar.

﴿وَإِذَا قُرِئَ عَلَيْهِمُ الْقُرْآنُ لَا يَسْجُدُونَ ۩﴾

Onlara Kur’an okunduğu zaman secde etmiyorlar.

﴿بَلِ الَّذِينَ كَفَرُوا يُكَذِّبُونَ﴾

Aksine, o kâfirler (hakkı) yalan sayıyorlar.

﴿وَاللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا يُوعُونَ﴾

Allah, onların (içlerinde) sakladıklarını en iyi bilendir.

﴿فَبَشِّرْهُمْ بِعَذَابٍ أَلِيمٍ﴾

Onlara acı bir azabı müjdele.

﴿إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ أَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ﴾

Ancak, iman edip salih amel yapanlar hariç. Onlar için kesintisiz bir ödül vardır.

الترجمات والتفاسير لهذه السورة: