البحث

عبارات مقترحة:

الغفور

كلمة (غفور) في اللغة صيغة مبالغة على وزن (فَعول) نحو: شَكور، رؤوف،...

العليم

كلمة (عليم) في اللغة صيغة مبالغة من الفعل (عَلِمَ يَعلَمُ) والعلم...

الحكيم

اسمُ (الحكيم) اسمٌ جليل من أسماء الله الحسنى، وكلمةُ (الحكيم) في...

الترجمة التركية للمختصر في تفسير القرآن الكريم

الترجمة التركية للمختصر في تفسير القرآن الكريم، صادر عن مركز تفسير للدراسات القرآنية.

1- ﴿بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ سَبِّحِ اسْمَ رَبِّكَ الْأَعْلَى﴾


Bütün yarattıklarından yüce olan Rabbini hatırladığın ve tazim ettiğin zaman O'nun ismini söyleyerek tenzih et.

2- ﴿الَّذِي خَلَقَ فَسَوَّىٰ﴾


İnsanı tastamam ve dosdoğru yaratandır.

3- ﴿وَالَّذِي قَدَّرَ فَهَدَىٰ﴾


Bütün varlıkların cinslerini, türlerini ve özelliklerini takdir eden, her varlığı kendisi için münasip ve uygun olana yönlendirendir.

4- ﴿وَالَّذِي أَخْرَجَ الْمَرْعَىٰ﴾


Hayvanlarınızın otladığı otları topraktan yeşertendir.

5- ﴿فَجَعَلَهُ غُثَاءً أَحْوَىٰ﴾


Diri ve yemyeşil olmasının ardından onu siyaha dönük kupkuru bir ota çevirmiştir.

6- ﴿سَنُقْرِئُكَ فَلَا تَنْسَىٰ﴾


-Ey Peygamber!- Sana Kur’an’ı okutacağız ve onu senin kalbinde toplayacağız ki, böylece onu unutmayacaksın. Öyleyse Cebrail’le okuyuşunda onu unutmamak için yaptığın gibi yarışma.

7- ﴿إِلَّا مَا شَاءَ اللَّهُ ۚ إِنَّهُ يَعْلَمُ الْجَهْرَ وَمَا يَخْفَىٰ﴾


Ancak bir hikmetten dolayı, Allah’ın unutmanı diledikleri bundan müstesnadır. Şüphesiz Allah -Subhanehu ve Teâlâ- açıktan yapılanı da, gizleneni de bilir. Hiçbir şey O'na gizli kalmaz.

8- ﴿وَنُيَسِّرُكَ لِلْيُسْرَىٰ﴾


Allah’ın razı olduğu ve Cennet'e sokan amelleri senin için kolaylaştıracağız.

9- ﴿فَذَكِّرْ إِنْ نَفَعَتِ الذِّكْرَىٰ﴾


Öyleyse insanlara Kur’an’dan sana vahyettiğimiz öğütler ver. Ve nasihat dinlemeye devam ettikleri sürece onlara nasihat et.

10- ﴿سَيَذَّكَّرُ مَنْ يَخْشَىٰ﴾


Allah'tan korkan kimseler senin verdiğin nasihatten öğüt alacaktır. Çünkü öğütlerden faydalanan onlardır.

11- ﴿وَيَتَجَنَّبُهَا الْأَشْقَى﴾


Kâfir kimse ise öğüt almaktan uzak durur ve kaçınır. Çünkü o, Cehennem ateşine girdiği için ahirette insanların en bedbahtıdır.

12- ﴿الَّذِي يَصْلَى النَّارَ الْكُبْرَىٰ﴾


Ahirette büyük bir ateşe girerek sonsuza kadar onun sıcaklığının ızdırabını ve acısını çeker.

13- ﴿ثُمَّ لَا يَمُوتُ فِيهَا وَلَا يَحْيَىٰ﴾


Sonra da sonsuza kadar Cehennem ateşine girer. Öyle ki, orada ne çekmekte olduğu azaptan dolayı rahata kavuşacağı şekilde ölür, ne de değerli, iyi ve güzel bir hayat yaşar.

14- ﴿قَدْ أَفْلَحَ مَنْ تَزَكَّىٰ﴾


Şirkten ve günahlardan arınan kimse ise kesinlikle istediğini kazanmıştır.

15- ﴿وَذَكَرَ اسْمَ رَبِّهِ فَصَلَّىٰ﴾


Rabbini, dinin belirlediği zikir çeşitleriyle zikretmiş ve namazı da eda edilmesi istenilen şekliyle kılmıştır.

16- ﴿بَلْ تُؤْثِرُونَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا﴾


Fakat siz, aralarında çok büyük fark olduğu halde dünya hayatını önceliyor ve ahirete tercih ediyorsunuz.

17- ﴿وَالْآخِرَةُ خَيْرٌ وَأَبْقَىٰ﴾


Oysa ahiret içinde bulunan mal ve zevkler bakımından dünyadan daha hayırlı, daha üstün ve süreklidir. Çünkü içinde bulunan nimetler asla tükenmez.

18- ﴿إِنَّ هَٰذَا لَفِي الصُّحُفِ الْأُولَىٰ﴾


Şüphesiz size zikrettiğimiz bu emirler ve haberler, sen gönderilmeden önce indirilmiş sahifelerde de bulunmaktadır.

19- ﴿صُحُفِ إِبْرَاهِيمَ وَمُوسَىٰ﴾


Onlar İbrahim’e ve Musa -aleyhimesselam-'a indirilmiş olan sahifelerdir.

الترجمات والتفاسير لهذه السورة: