الغاشية

تفسير سورة الغاشية

الترجمة التركية - مركز رواد الترجمة

Türkçe

الترجمة التركية - مركز رواد الترجمة

ترجمة معاني القرآن الكريم للغة التركية ترجمها فريق مركز رواد الترجمة بالتعاون مع موقع دار الأسلام www.islamhouse.com.

﴿بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ الْغَاشِيَةِ﴾

(Dehşeti) Her şeyi kaplayacak olan (kıyamet)in haberi sana geldi mi?

﴿وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ خَاشِعَةٌ﴾

O gün birtakım yüzler vardır ki, zillete bürünmüşlerdir.

﴿عَامِلَةٌ نَاصِبَةٌ﴾

Çalışmış, (boşa) yorulmuşlardır.

﴿تَصْلَىٰ نَارًا حَامِيَةً﴾

Kızgın ateşe girerler.

﴿تُسْقَىٰ مِنْ عَيْنٍ آنِيَةٍ﴾

Son derece kızgın bir kaynaktan içirilirler.

﴿لَيْسَ لَهُمْ طَعَامٌ إِلَّا مِنْ ضَرِيعٍ﴾

Onlar için kuru bir dikenden başka yiyecek yoktur.

﴿لَا يُسْمِنُ وَلَا يُغْنِي مِنْ جُوعٍ﴾

Ne doyurup semirtir, ne de açlıktan korur.

﴿وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَاعِمَةٌ﴾

O gün birtakım yüzler vardır ki, nimet içinde mutludurlar.

﴿لِسَعْيِهَا رَاضِيَةٌ﴾

Yaptıklarından dolayı hoşnutturlar.

﴿فِي جَنَّةٍ عَالِيَةٍ﴾

Yüksek bir Cennet'tedirler.

﴿لَا تَسْمَعُ فِيهَا لَاغِيَةً﴾

Orada hiçbir boş söz işitmezler.

﴿فِيهَا عَيْنٌ جَارِيَةٌ﴾

Orada akan bir pınar vardır.

﴿فِيهَا سُرُرٌ مَرْفُوعَةٌ﴾

Orada yüksek tahtlar vardır.

﴿وَأَكْوَابٌ مَوْضُوعَةٌ﴾

Yerleştirilmiş sürahiler.

﴿وَنَمَارِقُ مَصْفُوفَةٌ﴾

Sıra sıra dizilmiş yastıklar,

﴿وَزَرَابِيُّ مَبْثُوثَةٌ﴾

Ve döşenmiş nefis halılar vardır.

﴿أَفَلَا يَنْظُرُونَ إِلَى الْإِبِلِ كَيْفَ خُلِقَتْ﴾

Deveye bakmıyorlar mı, nasıl yaratılmıştır?

﴿وَإِلَى السَّمَاءِ كَيْفَ رُفِعَتْ﴾

Göğe bakmıyorlar mı, nasıl yükseltilmiştir?

﴿وَإِلَى الْجِبَالِ كَيْفَ نُصِبَتْ﴾

Dağlara bakmıyorlar mı, nasıl dikilmişlerdir?

﴿وَإِلَى الْأَرْضِ كَيْفَ سُطِحَتْ﴾

Yeryüzüne bakmıyorlar mı, nasıl yayılmıştır?

﴿فَذَكِّرْ إِنَّمَا أَنْتَ مُذَكِّرٌ﴾

Artık sen öğüt ver! Sen ancak bir öğüt vericisin.

﴿لَسْتَ عَلَيْهِمْ بِمُصَيْطِرٍ﴾

Sen onların üzerinde bir zorba değilsin.

﴿إِلَّا مَنْ تَوَلَّىٰ وَكَفَرَ﴾

Ancak kim yüz çevirir ve küfre saparsa.

﴿فَيُعَذِّبُهُ اللَّهُ الْعَذَابَ الْأَكْبَرَ﴾

İşte öylesini Allah en büyük azap ile cezalandırır.

﴿إِنَّ إِلَيْنَا إِيَابَهُمْ﴾

Şüphesiz onların dönüşü ancak bizedir.

﴿ثُمَّ إِنَّ عَلَيْنَا حِسَابَهُمْ﴾

Sonra onların sorguya çekilmesi de sadece bize aittir.

الترجمات والتفاسير لهذه السورة: